“Tamam Hasan amca. “Sahip olmak ya da olmak”. Tüm mesele bu!..Sahip olmayı anlıyorum. Ama. Olmak! Bu nedir? …“İyi soru evlat. Herkes. Senin gibi. Sahip olmayı. Çok iyi anlıyor. Çok iyi biliyor. Çünkü. Herkesin hayatı bunun üzerinden yürüyor. Sonuç olarak. Herkes sahip olmak istiyor. Bir servete. Bir eve. Bir toprağa. Bir arabaya. Eşyalara. Bir makama. Bir ünvana. Bir koltuğa…. Bilgilere. İlişkilere. Nasıl diyorsunuz?“Network” e… Bugün bana. “Hayat nasıl bir şeydir’ diye soracak olsan.. Cevabım çok açık olur…
Okumaya devam ediniz >>
“….Derim ki. Bugün insanlar. Hayata. Sadece ve sadece. Sahip olduklarıyla. Tutunmaya çalışıyor. Sahip olduklarıyla. Varoluyor. Yani. Evet. Yaşamak için. Bir şeylere ihtiyaç var. Bunu inkar edemem. Bir şeylere sahip olmak gerekebiliyor. Yaşamak için. Ama bugün. İnsanlar. “Yaşamak için. Sahip olmuyor. Sahip olmak için yaşıyor“.Evet öyle..Tuhaf..değil mi? Ve Bu ne demektir biliyor musun? Tek sözcük! Yeter bunu anlatmaya. Tek bir sözcük. Bugünü. Hayatı açıklar.. ”
O sözcük. “Maddiyat!” O sözcük bu! Basit. Ve bilinen bir sözcük. Ama doğru. Ve dolu bir sözcük. Bugünün hayatı ile ilgili. Çok anlam var. Bu sözcüğün içinde. Hayat maddiyattır. Dediğin anda. Çok şey söylersin. Maddiyat ihtiyaçtır! Ama ihtiyaç sınırını aştığı anda.. O anda. Görürsün ki. ..Sömürü. Haksızlık. Hırsızlık. Zulüm. Şiddet. Yalan. Kıskançlık.Sahtekarlık. Açgözlülük… Hepsi bunun içine girmeye başlar…
“ Bir şeylere sahip olmak. Bu kadar mı kötü Hasan amca? Bilgiye sahip olmak… İlişkiler kurmak. Bunların maddiyatla ne ilişkisi var?”
“….Bak evlat. Herkes. Bu hayatta. Bir şeylere sahip olmak isteyebilir. Ama önemli olan. Nelere sahip olduğun değil. Bunlara neden sahip olduğundur. Ve sahip olduklarını. Nasıl kullandığındır.Yani “niyet”dir… Mesela basitçe söyleyeyim. Diyelim. Bir testereye sahipsin. Bununla bir ağacı kökünden yok edebilirsin. Oraya bir beton dikmek niyetiyle. Ama aynı testere ile. Ağacı budar. Ona şekil verirsin. Büyümesine yardım etmek niyetiyle..”
…………..
“…. Ya da. Şu salgın günlerinde Sen bir kurumda. Doktorsun. Ve bir yöneticisin diyelim. Sana. Hergün. Salgın ile ilgili bilgiler geliyor. Hastalık kaç kişiye bulaştı? Hangi mahallelerde daha yoğun? Kaç kişi hayatını kaybetti?…. Yani. Tüm bu bilgilere sahipsin diyelim. Ve görüyorsun ki. Salgın yayılıyor. Senin niyetin. Başarılı görünmek. Başarı gösterişleri yapmak. Ve böylelikle. “Ben güçlüyüm!” algısını sürdürmek ise. O zaman ne yaparsın? Olumsuz verileri saklar. İşine gelenleri. İşine geldiği gibi. Ve iyi olarak gösterirsin. Bir de böyle. Ağırbaşlı bir hava takınarak. Süslü. Beylik sözcüklerle. Teknik kavramlarla karışık.. Ne diyelim! “pazarlama “ . Ya da “Kavram Lansmanı” yaptın mı!.. Eh o zaman. Birilerini de inandırırsın. Sonuç? Gerçek seni kovalar! Ve neticede. Salgının yayılmasına. Ve kayıplara sebep olursun..Ama eğer niyetin. Kurumdaki salgını önlemek ise. Kayıpları azaltmak ise. O zaman tüm verileri ortaya koyar. Sorgular. Danışır. Değerlendirir. Öngörülerde bulunur. Ve önlemler alırsın. Ve o zaman. Gerçek seni kucaklar.. “
Atom enerjisi. Önemli bir buluştur. İnsanları öldürmek için de kullanılır. İnsanları tedavi etmek için de kullanılır. Bir belediye başkanını. Bir siyasetçiyi. Hatta. Bir mafya reisini. Yakından tanımak. Önemli bir ilişkidir.. Başkalarına pusu kurup. Başkalarını karalamak için de kullanılır. Başkalarına yardım edip. Faydalı olmak için de… Daha da basitini söyleyeyim. Elinde bir taş var. Bir tek sen sahipsin o taşa. Bununla. Bir rakiplerinin. Başını yarıp, kırabilirsin. Ama aynı taş ile. Bir cevizi kırıp. O cevizi. Rakiplerine ikram edebilirsin. Özet! Tüm mesele. O taşa. Hangi niyet ile sahip olduğundur.”
Vakur suskun kaldı. Düşünceye daldı… Sordu kendi kendine.
“Olmak. Sahip olmak değildir! … Peki o zaman. Olmak nedir?!”
Önceki Yazı : H ve V 3 – Krita Yuga
İzleyen yazı : H ile V 5 – Ego