Anadolu Anadoluya Benzer

38040001

 

Bu bir satranç oyunu. Bugün başlamadı. Bugün bitmeyecek. Oyun sürüyor. Ve sürecek. Burası oyunlar coğrafyası. Şu an durum nasıl dersek…Vaziyet “ şah mat “. Gibi.. Hani, iki ucuna da dokunamadığınız değnek var ya. İşte öyle bir durum.

Ama burası Anadolu. Yani?

Okumaya devam et ->

Anadolu sözcüğü, “Güneşin doğduğu yer” anlamını taşır. Gerçekten de , bu coğrafya üzerinde , güneş gibi aydınlatan, güneş gibi ısıtan birçok ışık doğmuştur tarih boyunca. Parlayıp parlayıp da sönen. Sönüp sönüp de yeniden ışıyan.

Dokuz bin yıl” dır insanların yaşadıkları bir coğrafya burası. Son beşbin  yılda bu topraklarda otuziki  farklı devlet kurulmuş. Bu coğrafya oniki  büyük uygarlığa yuva olmuş. Hepsi gelmiş ve geçmiş. Miraslarını bırakaraktan kendisinden sonra gelenlere. Hiç mi bir şey alamadık sanıyorsunuz bu miraslardan? Almaz olur muyuz!

Bugün bu coğrafyada yaşayanlar, son bin yıl ‘dır bu toprak parçası üzerindeler. Geride kalan ikibinbeşyüz yıl  boyunca , tarihte iz bırakan onyedi  farklı devlet kurmuşlar. Hiç mi bir ders çıkaramadık bıraktığımız izlerden? Çıkardık tabii ki!

Burası Anadolu. Burası sonsuz bir derya. Eşsiz bir birikim. Dünyanın güneşi buradan doğuyor. İşte bu gün, bu toprakların üzerinde yaşayan bizler, böyle bir hazinenin mirasçılarıyız. Bunu tam olarak farkedemiyor olsak bile. Ama, bu öyle bir miras ki, biz ondan vazgeçsek; O bizden vazgeçmiyor. Toprak ağaca küser mi?

Satranç burada da sürüyor. Satrancın en koyusu. Üstelik de çok oyunculu bir satranç bu. Göz dikeni çok! Karışanı çok! Vaziyet “şah mat”. Öyle görünüyor. Ama görünenlere aldanmamalı. Duyulanlara da kanmamalı. Unutmayalım ki bu dünya, kurmaca bir dünya. Birileri kurcalayıp duruyor! Kurgulama hiçmi hiç bitmiyor.

Baksana! Küreselleşmenin mimarları, dünyayı renkten renge boyadı. Vitrinlerle, ürünlerle, filimlerle. “Kazı bakalım boyayı!”  Göreceksin altından pas çıkacak. Güzel sözcüklerle süslediler dünyayı. Barış, hürriyet, insan hakları. “Dibine baksana bu sözlerin“! İçleri kof çıkacak. Ve teknoloji. Teknolojiye bağladılar dünyayı. Elin kolun oynuyor.Yüzün de gülüyor. Ya beynin? O bitkisel hayatta.

Ama, burası Anadolu. Görünmeyenler, görünenlerden daha güçlüdür bu topraklarda. Bilinmeyenler, bilinenlerden çok daha çeşitlidir. Anadolu Anadoluya benzer. Anadolu: beklenmezlikler diyarı. Biri çıkar, karadan yürütür gemilerini. Daha yeni dünya bile keşfedilmemişken. Şaşar kalırlar! Anlayamazlar nasıl olduğunu. Bir bakarlar çağ değişivermiş. Bir diğeri, kuyruklu bir yıldız gibi kayar gider çökmüş bir karanlığın içinden. Bir yüzyılı bir yılda aşar. Harabeden bir eser yaratır. Baka kalırlar. Akıl erdiremezler; Bir yüzyıl daha geçse bile.

Binlerce yılın devşirdiği tohumlar var bu toprağın altında. Her türlüsü. Ayrık otlarıyla sarılsa da bu toprağın altı ve üstü; İyi ve güzel bir ruh hep yatar bu toprakların derinliklerinde. Yol kenarındaki kasketli köylü var ya. Bahçesinden topladığı domates biberleri sergileyen… Ağır ağır yürüyen omuzları eğilmiş emekli. İki elinde naylon torbalarda günlük rızkını taşıyan torunlarına. Alnında ter damlaları parıldayan ev kadını. Bir yandan aşure kaynatırken, öte yandan çocuğunun ödevine yardım eden. Atölyelerdeki işçi, bürolardaki memur, kitaplıktaki öğrenci,… ve daha niceleri. Sesleri çıkmayan..Salonlarda, ekranlarda lafazanlık, meydanlarda gösteriş yapmayan. Ama çalışan, ama üreten.. Onlar sessiz. Onlar görünmez. Farkedilmez. Derinlerdeki iyilik tohumları onlar işte!.

Anadolunun rüzgarları savurur ordan oraya bu tohumları. Geriye dönüp izini sürmeye kalksan ulu bir çınarın; bir kayının, ıhlamurun, meşenin, kolay kolay bulabilir misin ilk tohumların nerelerden sürüklenip de geldiğini? Ve herşey o kadar da güzel karışmıştır ki birbirine! İstersen kırk yıl çabala. Ayıramazsın. Parçalıyamazsın. Düşüremezsin, bu toprağın insanlarını birbirine. Kolay kolay..

Bir an gelir bozuluverir oyunlar. Ayaklar dolanır birbirine. Herşey bitti derken, herşey yeniden başlar. Anadolu umuttur. Burası Anadolu. Mevsimini bekler çiçeklerini açmak için. Bilgelik. Sağduyu. Bazan geç kalmış gibi görünse de.

Ve şimdi yine “Şah Mat”. Vezir de, piyon da ve at da; Fil de, kale de ve şah da aynı kutuya girmeyecek mi sonunda? Yoksa cinler yine fırsat mı kovalayacak acaba? Saf’lar hep böyle geriden mi koşacak? Ya karanlığa doğanlar! Tek bir gün yetecek mi? Farketmeleri için bu toprakların aydınlığını.

Anadoluya küsme. Anadoluyla “öğün“. Anadoluya “güven“. Ve “çalış” Anadolu için. Her daim hazır ol! Yeni bir oyun elbet başlayacak. Ve Anadolu kimbilir ne sürprizler kuracak.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Anadolu Anadoluya Benzer” üzerine 2 yorum

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s