Herşey

 

Birdenbire olmadı. Adım adım geldi şaşkınlığım. Çarşı pazar gezerken. Reklamlara bakarken. Dergileri okurken. Önceleri sadece dikkatimi çekti. Bir gariplik hissettim. Bir iki derken, baktım ki herşey böyle. İşte o noktada şaşırdım. Sahiden şaşırdım. Neye mi şaşırdım? Herşeye! Etrafımızdaki herşeye. Yediklerimize. Kullandıklarımıza. Eşyalara. Aletlere…Bugünkü herşeye.

Farkında mısınız? “Herşey başka bir şey oluyor.”

Okumaya devam et –>

En bilinenden başlayalım. Telefondan mesela. Telefon, telefon değil artık. Daha doğrusu, bugün telefon diye anılan araç, icat edilen telefon değil artık. Adına bakmak yeter. Telefon. Yani sesi uzağa iletme aracı. Eski yunancada, “telos” yani uzak. Ve “phone” yani ses. Bu  sözcüklerin birleşiminden oluşmuş. O günün “ihtiyacı” buydu. Peki bugün neler yapıyoruz telefonla?

Neler yapmıyoruz ki? Birbirimizi görüyoruz. Resim çekiyoruz. Kayıt tutuyoruz. Mektup gönderiyoruz. Konum belirliyoruz. Bilgi araştırıyoruz. Trafiği izliyoruz…Hepsi bu mu? El feneri olarak kullanıyoruz. Hava durumuna bakıyoruz. O bizim çalar saatimiz.. Gazetemiz. Müzik dolabımız. Oyunlar oynuyoruz. Yıldızları seyrediyoruz. Para yatırıyoruz. Çeviriler yapıyoruz…. Saymakla bitmez. Bu telefon mu şimdi? Sesi uzağa ileten araç mı?

Benim hatırladığım biraz daha fazla telefondu. Herşeyden önce bir kablosu vardı. Sesin kablolardan geçebileceğini bir şekilde düşünebiliyordum yani. Sesin varlığını anlayabiliyordum. Şimdi neredeler?

Babaannem beni oturturdu telefonun başına. Halanlar ankaradan arıyacaklar. “Telefon çalınca bana haber ver” derdi. “Yıldırım bağlattım, çok gecikmez” diye de eklerdi. Beş altı saat beklerdim. Benim için telefon buydu. Ankaradan ses getiren araç….

Telefon telefon değil artık.

Peki, bira bira’mı? Saat saat mi? Yoğurt yoğurt mu? Ya kalem? Ya köfte? Hiçbiri kendisi değil artık! Hepsine birşeyler katılmış. Hepsi birşeylerle birleştirilmiş. Kendisi olmaktan çıkarılmış. Müziği dinlemiyorsun artık. Seyrediyorsun. Gözlüğün görmek için değil! Bir süs. Duvardaki klima bir tablo şimdi. Tablo ise bir yatırım.

Herşey herşey oldu. Diyorlar ya, “ All in one “. Hepsi bir yerde. Gidişat bu. Nesnelerin kimlik kaybı.

Benim bildiğim, herşey farklı bir şeydi. Herşey kendisiydi.

Tavuk göğsünde tavuk eti yok artık. Raflarda beyaz kara biber var. Gülünç değil mi? Karabiber ama beyazı! Dondurmalı irmik helvası mesela! Ne bu şimdi? Yiyin anlarsınız. Nerede o irmik helvanın damağını gıdıklayan tadı, burnunu titreten kokusu. Üzerine dondurma koyarsan olmaz tabii. Koyduğun da bildiğin dondurma değil zaten. Neymiş? Kesme dondurmaymış. Yoksa erirmiş. Gerçi, erimeyen dondurmayı da yaptılar ya! Herneyse! İşin aslına bakarsak, ortada ne dondurma var ne de irmik! Bence üstüne bir de kuş tüyü koyalım. Yenilik olsun diye! Kırmızı gagalı Tukan tüyü mesela. Egzotik bir kuştur. Yeter ki yeni görünsün. Inovasyon yani! “Hadi bir deneyelim”. Herşey herşeyle gider mi? Herşey her şeyle birleşir mi? Birleşecekse yeni bir özellik kazanmaz mı? Herşey herşeye uyar mı? Iki üç şeyi yanyana koymakla yeni mi olur? Sadece şekil! Sadece format! Ve aslında ticaret! Açgözlülerin aldatmacası! Menemenin içine patlıcan koyup da yap bakalım! Bir dene! Ne demek istediğimi anlarsın o zaman! Anladın mı şimdi?

Herşeyi herşeyle birleştirmenin sonunu.

Hiçbirşey!

Sonraki yazı : Meddah

 

 

Herşey” üzerine bir yorum

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s