Mustafa Kemal, 57 yıllık yaşamında. En çok ne yapmıştır diye sorulsa. Cevap bellidir. “ Kitap okumuştur“. Binlerce kitap. Yüzlerce Feylesof. Düşünür. Fransız devrimini hazırlayan Rousseau’ yu okumuştur mesela. Sosyoloji biliminin kurucusu Comte‘ u. Modern felsefenin kurucusu Descartes‘ ı. Rousseau. Daha çocukken, “matematik” ve çizim dersleri almıştır. Müzik notaları ile matematik arasında ilişki kurmuştur. Comte. “Matematik ve fen” bilimleri eğitimi almış. Sosyoloji de, fiziğin ve matematiğin yöntemlerini kullanmıştır. Descartes. Aklımızı işletmek için “matematiği” kullanmalıyız demiş. “Geometrik” yöntemi metafiziğe uygulamıştır…. Bunlar öylesine seçilmiş örnekler. Ama. Üçü de düşünür. Üçü de matematikle düşünüyor. Ve üçü de çağ açmış. Ne olur, tesadüftür demeyin!
Okumaya devam et >>
İşte, bu birikimler. Bu ilhamlar. Mustafa Kemal’ e, geometri kitabını yazdırtmıştır. Eski dil ile söylersek “Hendese” kitabını. Nedir bu? Ölçme. Hesaplama. Yani sayılar. Biraz daha düşünürsek. Karşımıza “mantık” çıkar. Ayrıca. Şekiller ve çizimler. Toparlayacak olursak. Hem kavramsal. Hem sayısal. Hem de görsel. Bir model. İşte geometri bu. Matematik bu. Fen bu. Somut olmanın. Sonuç almanın. Daha da önemlisi. “Doğru düşünmenin. Hakikati bulmanın“. Bir aracı.
Bilim fen’dir Mustafa Kemal için. Bunu farkedebilen çok değildir. Ama. Onun kelimelerinin biraz ötesine gidip. Cümlelerinin tamamına bakılsa. Hemen anlaşılıverir. Matematik sevgisi. Fen’ e ilgisi. Ve böylecene de. Geometri kitabının sırrı.
Mesela. Büyük zaferi kutlamak üzere yaptığı bir konuşmada. Şark tiyatrosundaki gece toplantısında. Bursa öğretmenlerine şöyle demiştir Mustafa Kemal: “..Hanımlar, Beyler! … “İlim ve fen” nerede ise oradan alacağız ve milletin her bireyinin kafasına koyacağız. “İlim ve fen” için kayıt ve şart yoktur…”
Bilim değil. Bilim ve Fen. Mustafa Kemal’ in söylediği bu.
Bir başka Akşam ise. Samsundadır.İstiklâl Ticaret Mektebi’nin daveti üzerine, okul salonunda öğretmenler tarafından verilen çay ziyafetinde bir konuşma yapar: “Muhterem hanımlar, muhterem beyefendiler. Bu çay ziyafetini tertib edenlere suret-i mahsusada teşekkür ederim…. Bu vesile beni dimağları “ilim ve fen” ile müzeyyen olan kıymetli insanlardan mürekkeb bir heyetin huzurunda pek mesut etti.. Dünyada hersey için, medeniyet için, hayat için, muvaffakiyet için en hakiki mürşit “ilimdir, fendir” ; ilim ve fennin haricinde mürşit aramak gaflettir, cehalettir, dalalettir…”
Dikkat ettiniz mi? Mustafa Kemal, ne zaman bilimden söz etse. Fen sözcüğünü de hemen yanıbaşında anar. Neredeyse hiç bir zaman tek başına kullanmamıştır bilim sözcüğünü.
Fen sözcüğü bir anlamda, bilimi niteleyen bir sıfattır Mustafa Kemal için. Bilimin şifresi budur. “Fen”. Onuncu yıl nutkunda bunun anlamı çok daha açık bir şekilde görülür. Şöyle der Mustafa Kemal: “.. ve çünkü, Türk milletinin yürümekte olduğu ilerleme ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale müspet ilim’ dir”.
Müspet ilim. İşte bu fen’ dir. Fen. Yani. Doğruluğu kanıtlanan bilim. Olgulara dayanan. Görülebilen. Sınanabilen. Deneyimlenebilen. Fen. Yani, yaşadığımız dünyayı anlamaya çalışan. Olguları gözlemleyen. Hipotezler kuran. Deneyler yapan. Bağımsız bir zihinsel süreç. Evet bağımsız bir akıl. Hakikati kovalamak için gereken şey bu. “Bağımsız akıl“.
Binlerce kitap okuduğu bilinir Mustafa Kemal’ in. Bilindiği kadarıyla. Dörtbinden fazla. 1921 yılında TBMM’de yaptığı bir konuşmasında açıklamıştır mesela. Özgürlük tutkunu Jean Jacques Rousseau’nun eserlerinin tümünü okuduğunu. Pozitif düşüncenin kurucusu Auguste Comte’ un pozitif felsefe derslerini de okumuştur mesela. Kitabın üzeri notlarla doludur. Akılcılık çağını açan, analitik geometrinin kurucusu Rene’ Descartes’ ı da okur. “Metot üzerine konuşmalar” kitabının birçok sayfası Mustafa Kemal tarafından işaretlenmiştir. Okumuş. Düşünmüş. Sindirmiş. Tarihin birikimlerini. Bilgeliğini. Süzmüş. Ve uygulamıştır. Uygulamalarıyla da. Tarih boyunca. Kimsenin olamadığı kişi olmuştur. Tarihte. Başka hiçbir kimsenin yapamadığını yapmıştır. Düşünebilenler anlayacaktır…
Ne sanıyorduk? Mustafa Kemal gökten zembille mi indi?
Mustafa Kemal, nasıl Atatürk oldu ? Durup dururken mi?
Devamı gelecek >>
Önceki Yazı : MKA 2 – Müselless – i Mütesaviyul Adla
İzleyen yazı :