“Kapı açılır, sen yeter ki vurmayı bil! Ne zaman, bilmem! Yeter ki o kapıda durmayı bil!”
Mevlana (1207 – 1273)
Hayatı hayat yapan. Bazı temel gerçekler vardır. Hayatı yaşarken. Bizi sarıp sarmalayan bazı gerçekler. Bunlardan birisi de nedir bilir misiniz?…. Hadi şimdi. Hemen de söylemeyeyim! Daha duyduğunuz an. “Canım bunu zaten biliyoruz!” dersiniz muhtemelen.. Birisi de gelip. Bana bunu söylese. Ben de aynı tepkiyi verir… “Başka nasıl olacaktı ki!” diye düşünürdüm. Çünkü. Hayatı öylesine karmaşıklaştırmışız. Hayatı hızlandırmayı. Öylesine marifet saymışız ki. Her gün yaşadığımız doğal ve yalın gerçekleri bile. Farketmekte zorlanıyoruz.
Hayatın, basit görünen. Apaçık ortada duran. Bazı gerçeklerini. Ben de. Yaşadıkça. Ve. Yaşadıklarım üzerine düşünüp. Olayları geriye sardıkça farkettim. Doğrusu bu ya! Farkedince de çok şaşırdım. Düşünsenize. Yıllar boyu. Hayatınızı etkileyen. Bir şeyi yapıp duruyorsunuz. Ama. Yaptığınızın bilincinde değilsiniz. Olacak iş değil! Ama ne yaparsınız. Oluyor işte!
Gelelim konuya. Bunu söylemek bana düşmez! Sözü düşünürlere bırakayım. Özeti şu. Amerikalı yazar Dwyer diyor ki: “Hayatımız, yaptığımız tercihlerin toplamıdır”. Doğru mu doğru! Martin Kone. Biraz daha ileri giderek. Diyor ki: “Bir insanın elindeki en büyük güç. Seçebilme gücüdür”. Bence bu da doğru!
Evet hayatın temelindeki. Önemli gerçeklerden biri bu. Neredeyse her an yaptığımız şey bu. Ve belki de. Tek gücümüz bu: “Seçimler yapabilme”. Sanırım. Çok içli dışlı olduğumuz için. Önemini anlamadığımız. Alışkanlıklarla kanıksadığımız için. Hafife alıp. Küçümsediğimiz bir şey bu! Hatta. Hayatımız üzerindeki etkisinin. Farkında bile olmadığımız. Bir şey bu!
Şu günlerde. Sözü de çok edilen. Ve aslında çoğu zaman. Seçim dendiğinde. Aklımıza ilk gelen şey. Siyasi seçimlerdir. Ama aslında. Hayatımız baştan aşağı. Bir seçimler yumağıdır. Seçimler yapıp dururuz. Ama bunun farkında bile olmayız. Mahalleden arkadaş seçeriz. Manavdan meyva seçeriz. Kiralamak için ev. Dinlemek için müzik seçeriz. Seyretmek için film. Okumak için kitap seçeriz. Otobüste, uçakta yer seçeriz. Okul seçeriz. Eş seçeriz, iş seçeriz. Seçmez miyiz? Say say bitmez…
Tüm bu seçimlerin de. Bir sonrası vardır. Her seçim. Hayatın devamına. Yeni bir kapı açar… O kapıdan girince de. Karşımıza. Yeni yollar yeni seçenekler çıkar…. Her yol üzerinde yeni kapılar. Her kapının ardında. Yeni yollar vardır. Seçe seçe ilerleriz hayatın labirentlerinde!..
Hayatın bu gerçeğini. En öz şekilde ifade eden kişi. Fransız pilot. Antoine de Saint–Exupéry’ dir. Aynı zamanda yazar ve şair. Ve aynı zamanda da. Dünyada en çok okunan kitapların başında gelen. “Küçük Prens” in yazarı. Der ki o, “…Görünen her şeyin gerisinde daha engin bir şey vardır; Her şey, kendinden başka bir şeye açılan bir yol, bir kapı, bir pencereden başka bir şey değildir…”
Bu. Öyle bir tasvir ki!
Sanki hayat. Okyanusa açılmak için. Akıp duran bir nehir. Her kıvrımında. Yeni bir sahil. Yeni bir kumsal. Çıkarıyor karşımıza. Bizler de. Seçe seçe. Bir sahilden diğerine. Seke seke. İlerliyoruz… Hayatı yaşamak. Dur durak bilmeyen. Bir seçimler akıntısı içinde. Sürüp gidiyor. Hayatın doğası bu!… Ama eğer. An gelip. Kararsız kalıyor. Yeni bir yol. Seçemiyorsak eğer. Hayatı kaçırıyoruz. Bir adanın üzerinde. Çakılıp kalıyoruz! Hayat yanımızdan. Akıp geçiyor. Ve bizim için. Sanki hayat duruyor. Ve biz. Akıp giden hayatın arkasından bakıp. Bekliyoruz. O zaman sormalıyız. Neyi bekliyoruz? Neden bekliyoruz?
Başka bir hayat mı gelecek?
Devamı gelecek >>
İzleyen Yazı: Seçim 2 – Tutsak