İnsan denilen canlı. Öyle şeyler yapıyor ki! Konuyu neresinden tutacaksınız! Garip bir sinek. Dünyanın bu kadar sahtekar olduğunu. Nereden bilebilir?.. Bilemez! Daha da bilemediği çok şeyler var! İnsan hayatı ile ilgili… İyi ki de bilmiyor. Yani bazan. Öyle anlar oluyor ki.. İnsanın sinek olacağı geliyor… Erasmüs boşuna dememiş. “ignorantia est blis..” diye…
Okumaya devam ediniz>>
Yani. “Cehalet mutluluktur” diye. Sinek cahil. Sinek bilmiyor! Her gün. Dünyanın dört bir köşesinden. Savaşların bir sinema filmi gibi. Naklen yayınlandığını. Evlerde. İş yerlerinde. Barlarda. Kahvelerde. Bir film gibi izlendiğini. Nereden bilsin! Ardından da. Ekranlarda. “Sözü kalmamışların“. Yorumları. Oturumları. “Manken hanımların” da. Röportajları… Özeti. Ölümün üzerinden yürütülen rantı! Nasıl bilsin! Sineklerin aklı ermez bunlara. “… bugün, Kuzey Korede, 38 inci enlemde, bir buçuk militan daha etkisiz hale getirildi…” Sinek ne anlar bundan! Hiç birşey. Biz ne anlarız? “Etkisiz” denilince. Sanırız ki birileri yakalandı da. Elleri kolları bağlandı. Ve artık. Düşmanlık. Ve artık kötülük yapamayacaklar. Etkisiz denilince. Böyle sanırız… Bir de neyi farkederiz. Ölümün istatistiğinin tutulduğunu. Ayrıca. Bu istatistikle de. Övünüldüğünü! Albert Camus der ki: “ Ölüm bir istatistik ve devlet işi oldu mu, orada işler artık iyi gitmiyor demektir“. Görülüyor ki. Dünyada işler iyi gitmiyor. Yani. Bir sineğe kızmadan önce…. ! O’ na kızsana! Hadi neyse..
Sinekler. En baştan beri varlar. Fosillerde görülüyor. Kimbilir ne savaşlar görmüşlerdir. Sineklere sorsak. Bugün yapılanlara. Savaş bile demezdi onlar! Sahiden! Tüm bu “etkisizleştirme mesleği“ne. Yeni bir isim bulmak iyi olmaz mıydı? Savaşlar genelde. İnsanlara sonradan öğretilen. Ve doğuştan sahip olmadığı kavramlar adına veriliyor…! Demokrasi. Özgürlük. Bağımsızlık. Barış … Ama önemli olan. O savaşlara ne isim verildiği değildir. O savaşları oluşturan niyetlerdir.. Eskiden. Savaşlar olur biter. Ardından. Tarihe kayıt adına savaşlara isim verilirdi. Daha çok da. Savaşın yapıldığı yerin ismi verilirdi. Sakarya meydan muharebesi. Waterloo savaşı. Maraton muharebesi. Otlukbeli savaşı…gibi… Şimdilerde ise. Bir zamandır. Savaşlara isimler önceden veriliyor. Hem de öyle isimler ki… Çöl fırtınası harekatı… Çöl kalkanı operasyonu. Falan filan.. Yani önce sözcükler. Ateşleniyor. Beyinler donduruluyor. Sonra da. Silahlar yola çıkıyor. Sanırsınız ki. “Her savaş bir marka!” Öyle de. Sadece algı yönlendirmek için. Sadece dikkat çekmek için değil tabii ki. Bir marka neden yaratılırsa. Aynı sebepler için. Yani “ticaret” için. Savaşın da ticareti mi olur? Olur. Hem de nasıl! Savaş büyük bir endüstri değil midir? Her savaş. Öncesinde de sonrasında da. Silahlanmadır… Öncesinde. Savaşmak için silahlanma. Sonrasında ise. Barışı korumak için silahlanma.
Sinekler bile güler buna!
Devamı gelecek >>
Önceki yazı : Sinek 3 – Sineklerin düellosu
İzleyen yazı : Sinek 5 –