İmamın Hutbesi 4 : U-topya

 

 

Önce sanıldı ki “O” bir ütopya… Ama değil! Şimdiden söyleyeyim. Değil! Uzunca süredir. “Hava kurşun gibi ağır” dı. Kara kargalar uçuşup uçuşup. Birer birer dallarda yer tutmuşlardı. Bir anlamda istila… Sonra. Hiç de beklenmiyorken. Ama hiç mi hiç! Kara çimenlerin arasından. Bir “lotus” çiçeği. Kirli dünyanın karanlığından kurtulup. Huzura dönüşü tanımlayan o sembol çiçek… Açmaz mı!

Okumaya Devam Ediniz >>

 

Sanki bir hayal gibi… Yukarılardan kara bulutlar gürleyip dururken. Amansız dalgalar kabarıp kabarıp da. Kıyıları döverken. Bu olabilir miydi? Biraz şaşırılmadı değil. Ve sanıldı ki. “O” bir ütopya. Ama dedim ya. Aslında. “O” ütopya değil! O sadece bir hakikat. Bir gerçeklik. Sahici bir şey. Bir “normal”… İyi de. O zaman. Neden ütopya diye düşünüldü?

Şöyle anlatayım. Ütopya algısını da yabana atmamak gerekir tabii ki. İnsanlar boş yere ütopya diye düşünmezler. Geçmişe bir göz atalım isterseniz. Tarihteki onlarca ütopyaya bakıldığında şu görülür. Antikçağdan günümüze kadar. Sürüp gelen tüm ütopyalar. Birbirine benzeyen tarihsel koşullarda oluşurlar. Hepsinin ortaya çıktığı dönem. Toplumların, “bunalım ve çürüme dönemleridir.

Ütopyalar. Toplumsal çatışmaların had safhaya vardığı. Toplumsal çelişmelerin kördüğüm olduğu tarihsel olaylar üzerinde boy verirler. İnsanlar sıkıntıya boğulunca. Tutunacak bir hayal ararlar. En azından bir umut. Aslında olamayacak bir yeri ararlar. Olmayan bir yere kaçmaya çalışırlar. Zaten ütopya da kelime anlamıyla tam tamına budur.

U-topia. Eski yunanda. “yok-ülke”, “düş-ülke”, “hayali-ülke” anlamına gelir. İşte bu sebeple. Güzel ülkemizde de. Normal’ in çok dışında kalan şartlarda yaşarken. Sanıldı ki. “O” bir ütopyadır! Olmayacak bir şeydir! Bir düş kadar uzak gibi yani. Öyle algılandı. Ama aslında “O” sadece bir “normal”. O, bir “olması gereken”. Hepsi bu!

Genel şartlar sıkıntılı. Bu biliniyor. Yaşanıyor. Bir “distopya” hali. Kötü bir hayat ve ruh hali. Olumsuz bir gelecek düşüncesi. Bu hissediliyor. Ütopyalar da sancılı dönemlerin eserleridirler zaten. Ama. Ütopyalarla ilgili bir başka gerçek daha vardır ki. Bunu söylemeden geçersek eğer. Umut nerede kalır? O gerçek şudur. Ütopyalar. Toplumun çıkış yoluna yakın olduğu dönemlere işaret ederler. Hayal’ i umut yapan da budur…. Orada mıyız?

Kara çayırın ortasında bir Lotus çiçeği. Çürük dallarda kara kargalar. Zihnimde ise. Bir Hint özdeyişi : “Ölecek karga, kırılacak dala konar

Dal çürük!

 

Devamı gelecek>>

Önceki yazı : İmamın Hutbesi 3 – Karga Kondu!

İzleyen yazı : İmamın Hutbesi 5 –

 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s