Tiyatro. Oyun. Kurgu.… Tehlikeli bir yoldur bu. Derinlere çeker. Her adımda. Takılmayacaksın. Bilirim ki. Eğer takılırsam. Zihnimde bir anafor başlar. Hislerimde kabarma. Kapılmayacaksın. Akıl işi değildir bu. Tertip. Tuzak derken…Varırsın. Bir bataklığa. Sonunda. Dalıverirsin. Batar gidersin. Komplo teorisi denilen garabet çukurunun içine. Kurarsın da kurarsın. Sonra da. Çırpınırsın. Çıkamazsın o çukurdan. Kara bir ipekten ağ süzülür üzerine. Dolanır ayaklarına.
Okumaya devam ediniz >>
Komplo. Zararlıdır. Kötülüktür. Evet öyledir. Gerçek dışıdır. Evet. Öyle görünür. Hepsi doğru. Ama. İlle de küçümsemeyelim. Komployu. Birilerinin hayal gücü de olsa. Birilerinin kötü niyeti de olsa. Sonuç olarak. Düşündürtür insanı. Kimi zaman. Bir bakarsın! Zihinsel ve beyinsel uyuşukluk perdesini. Bir çırpıda kaldırıvermiş. Komplo. Kimi kitlelerin. Dalga dalga uyanmasına ve kendine gelmesine etki edivermiş. Ama yine de dikkat! Alıp da hemen inanmayacaksın tabii ki. Kanmayacaksın. Komplo da da ayrı bir pakettir çünkü. Bir kötülük paketi. Aklında patlar. Vicdanını sarsar. Kimi zaman. Ortalığı karıştırır. Acıklı sonlara sebep olur. Dikkatleri farklı noktalara çeker. Hedeften saptırır.
Düşüneyim. Ama etkilenmeyeyim. Kanmayayım diyorsan eğer. Tek yol var. O da gerçeklere tutunmak. Sorun olmaz o zaman. Komploya hükmedersin bile. Doğrusu bu ya! Kolaycı genellemelere sığınmak yerine. Komplo bile olsa. Düşünmek. Düşündürteni karartmamak. Yeğdir bence. Çünkü düşünce düşünceyi üretir. Düşünmeyi bilen için. Düşüncenin iyisi kötüsü yoktur. Yeter ki. Gerçekler kılavuz olsun. Düşünmeyen için ise. Komplo zaten. Bir vızıltıdır. Bir sinek vızıltısı.
Her ne hal ise. Komplo. Olsa da olmasa da. Kolay çıkılmaz. Bu akıl karışıklığının içinden. Ama. Dedim ya. Gözlem yaparım. Düşünürüm biraz. Sorgularım. Yorumlarım hafiften. Ve bırakırım. Takılmam. Unuturum…. Belleğime gömülür. Herhalde. Kendine bir yer bulur. Oraya yerleşir. Kuşku tohumu. Bir kuruntu gibi. Öyledir sanıyorum. Öyledir canım. Kurtulurum. Geçer gider.
Ama. Bir başka gerçek de var ki.. Bir fizik kanunu. O der ki: “Hiçbir şey yoktan var olmaz ve varken de yok olmaz.” Fransız kimyacı Lavoisier’ nin, 1789 da ifadelendirdiği bir ilke. Maddeler için söylenmiş olsa da. Günümüzde. Bazı farklı yorumlarla. Farklı bulgularla. Yeni içerikler kazansa da. Ben buna inanırım. Maddeler için inanırım. Sesler için, sözler için inanırım. Duygular, hisler için.. İnanırım!
Yani. O kuşku. O an için geçer. Ama biter mi? Aslında. Şartlar oluşmuş ise eğer. Devamı gelir. Bir gün karşına çıkar. Geçti sanırsın. Ama. Bitmez. Aradan günler geçer. Aylar. Hatta yıllar. Bir an gelir. İşte o an. Yine. Bir takım olaylarla içiçeyken. İzlerken. Seyrederken. Tek bir işaret. Tek bir sözcük. Hatta basit bir mimik… Sihirli bir güç ile. Zihnine dokunur. Zihnindeki her şeye sanki. Ve. Bir şeyler birbirine bağlanıverir. Işık hızıyla. Kavramlar. Duygular. Zamanda yolculuk yaparlar. Ne olur? Nasıl olur? Kavramak mümkün değil. O kuruntu var ya. O kuşku. Derinliklere bıraktığını sandığın. Ölmemiştir. Çıkar köşesinden. Herşeyi bağlayıverir birbirine. Daha ne olduğunu anlamadan. Uyanırsın. “İyi ki, zamanında, kafa yormuşum o komploya” dersin. Zihninde yine. Bir fırtına. Zincirleme bir reaksiyon. Ayılıverirsin.
O kusursuzluk. O. Sahici olamayacak kadar. Yadırgatıcı. Şaşırtıcı. Mükemmellik. Günü gelmiş. Çatlamıştır.
”Haaaa…aaaaa..aaaa” dersin.” Derin bir solukla. Kaşlar çatık. Ağız açık. Gözler kısık. “Demek ki……” diye mırıldanırsın için için. Düşünmeyle konuşma arası bir halde… Bir film şeridi geçer. Gözlerinin önünden. Ama hızla. Eskilerden bir film. Bir olay. Bir sahne. Bulanık ama. Dün gibi hatırlarsın. Kusursuzluğun. Komplonun. Her karesini. “Vay canına” diye geçirirsin içinden. “Şu işe bak!” ile tamamlarsın belki de. Dalgın düşüncelerini. “Şu işe bak!” Işık beyninden içeri sızar. En derinlerde. Unutulmuş. Terkedilmiş. O kuşkuyu. O kuruntuyu. Eritir. Siler. Temizler. Görürsün. Gerçeğin ışığını. Rahatlarsın. Arınırsın… Dudaklarında. Leonard Cohen’ in mısraları. Mırıldanırsın. “Kusursuzluğu unutun. Her şeyde bir çatlak vardır. Işık içeri böyle girer…
Gerçeğin ışığı. İçerdedir artık. Serbestsin!