Arsa 1 – Çocuk Kokusu

Sanki ben. O arsada doğdum. Sanki. Gözlerimi orada açtım. Gibi gelir bana. Sanki. Bir leylek. Öyle denir ya! Bir leylek. Aldı beni bir yerlerden. Uçtu uçtuuu. Gagasında. Kundak içinde taşıdı beni. Ve o arsanın ortasına bıraktı. Böyle işte!… Öncesinde neredeydim! Neler yapıyordum?…. Çok da iz bırakan bir şey yok… Bana öyle geliyor ki! Ben o arsada doğdum…

Okumaya devam ediniz >>

O günü. Hayal meyal hatırlarım. Dışarıdan. Sokaktan. Küçük çocuk sesleri geliyordu.. Adımı bağırıyorlardı. Cılız haykırışlarla.. Beni çağırıyorlardı sokağa.. Onlar. Küçük çocuklar. Sonradan. İlk okulda. Sınıf arkadaşlarım olan… Sokakta. Mahalle arkadaşlarım olan.. Küçük çocuklar. Beni çağırıyorlardı… Yaşlar dört beş. Belki altı. İlk okul öncesi yaşlardaydık…

Annem. Hazırlamakta olduğu yemekten. Başını kaldırdı. Bir an durdu. Ve sonra. “Hadi git istersen!” dedi… Önce anlamadım. “Seni çağırıyorlar!” dedi… Yine anlamadım. Çünkü o ana kadar. Beni yalnız başıma sokağa bırakmazlardı. Çıkınca da. Sıkı sıkı elimden tutarlardı.. “..ama önce, bir sokak kıyafeti giydirelim sana…” deyince annem. Anladım ki. sokağa çıkıyordum. “Tek başıma”…

Sevinçlerimi dışa vurmayı pek beceremem. İçimden. O an. Anneme sarılıp. Öpmek gelmişti. Bunu hatırlarım. Ama. Bunu bile yapmadan. Hemen. Hızla giyinip. Dışarı fırlamıştım. Dışarı. Yani sokağa… Sokağa. Yani arsaya… “Arsa”. Çocukların toplanma yeriydi. Oyun yeriydi…. Tanımı buydu. “Arsa: Çocukların oyun yeri”.

Bu benim. Evin dışına. Tek başıma. İlk çıkışımdı…

Bana. O gün. O arsada doğmuşum gibi gelir hep.. Garip bir serbestlik duygusu. Bir hafifleme. Kendi başına olma. Kendi başına davranma. Sanki bir tür. Zincirden boşalma…. “Özgürlük” mü demeliyim. Bunu diyemem. O tarihte. Daha bu sözcük yoktu bile. “Hürriyet”. Bu söylenebilir belki. Ama. Ben bu sözcüğü. Onun anlamını bilmiyordum. Ben. Sadece ve sadece. Basitçe. Bir duyguyu hissediyordum o gün. Bir duyguyu yaşıyordum. Söze. Sözcüğe ne gerek var!..

Bugün. Belki de. En çok kullanılan sözcüklerden biri bu. Filmlere ad olarak koyulan. Şarkı sözleri yazılan. Meydanlarda haykırılan. Bir sözcük. “Özgürlük”. “Hürriyet”… Peki bunların asılları. Kendileri nerede? Kimler? Kaç kişi hissedebiliyor bu duyguları… Yok “sevgi” imiş. “Aşk” mış! “Mutluluk” muş.. “İstanbul bizim aşkımız” mış! “Yemeği sevgi ile yapmış!” “ Hizmet aşkı ile yanıp tutuşuyormuş!”… Böylesi bir dünyada. Kimler hissedebiliyor ki. Bu duyguları. Keşke hissedilebilse! Böyle. Büyük bir. Teknolojik gözaltıda. Böyle derin bir. İletişim ağında. Böyle bir. Koştur koştur hayat akışında… Daha sayayım mı! … Hissedilemeyen duyguları. Kavramlaştırıp. Sonra da. Tekrar ve tekrar söyleyip. Pazarlayıp. Tüketmekten başka ne yapılabilir ki?

Artık. Uzunca bir süredir. Duygular dünyasında değiliz. Kavramlar dünyasındayız. Duygular sadece sözlerde. Duygular hissedilmiyor. Duygular konuşuluyor. Sadece konuşuluyor. Son kırk yıldır. Sanırım ki. Yeni kuşaklar. Bu kuşakların çoğunluğu. Duyguların tadını bilmiyorlar. Sadece adını biliyorlar. Adı tadıdır sanıyorlar. Tadı adındadır sanıyorlar. Bu büyük bir aldatmaca. Eğer ki İletişim. Algı yaratmak oldu ise. Algı yaratmak da. Eğer ki bir marifet ise. Bu marifetin adı. Olsa olsa. “Sahtekarlık”…

Ama işte. Ben o gün. O arsaya doğru koşarken. O duyguyu. Adını bilmediğim. Adı olduğunu bile bilmediğim. O duyguyu. Tanıdım. Hissettim. Yaşadım. Kim unutturabilir bunu bana? Hiç bir kimse!.. Kim sökebilir bunu. Benim içimden. Hiç bir despot!

Evet. Ben o gün. O arsada doğmuş. Gibi hissederim kendimi. Çünkü. Tek bir sözcük içine sığdırılamayan. O duyguyu. O duygu karmasını. İlk. O gün. O arsaya koşarken. O arsada hissettim… Serbest olma. Bağımsız olma. Kendisinin efendisi olma. Çocukça da olsa. Kendi tercihlerini. Kendi aklıyla yapma… O arsaya. Adım attığımda. Sanki önümde. Yepyeni bir geçit açılır. Gibi oldu. Yeni bir dünyaya adım attım…

Arsa hikayem böyle başladı.

Bugün hala. Ne zaman. Bir arsaya rastlasam. Ben bir eğlence görürüm. Gülen. Oynayan çocuklar görürüm. Bir serbestlik. Rahatlama. Bir ferahlık. Bir açıklık hissederim. Ben arsa deyince. Koşmayı. Eğlenmeyi… Rüzgarın tenimi sarmasını. Güneşin alnımı terletmesini… Hissederim. İçime. Mutlu çocukluk kokusu dolar. Benim arsalarım. “Çocuk” kokar.. Sizinkiler ne kokuyor acaba?..

Merak ettim. Merak edip. Araştırdım. Sözlüklere baktım. Bugünkü arsalar. Ne kokuyor diye. Söyleyeyim. Sözlükte şöyle yazıyor: “Arsa: ..üzerine ‘bina’ yapılan boş arazi..

Beton kokuyor!

Devamı gelecek >>

İzleyen yazı: Arsa 2 –

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s