Seçim 7 – Buridan’ın Eşeği

Ya düşlerinin peşine düşmeyi seçersin, ya da olanları kabullenmeyi. İyiki ‘ lerinle güçlenir, keşke ‘ lerinle tükenirsin! Karar senin.” – Charles Bukowski (1920 – 1994)

Tabii ki. Maddi ve manevi. Tüm şartlar uygun olsa bile. Seçim yapamadığımız durumlar da var. Bunun ilk sebebi. Ne istediğini bilmemek ile ilgili. Bir şeyler isteniyor da. Ama kafalar karışık ise!  Bunun sonucu. Kararsız kalmaktır. İşte bu! Yani “kararsızlık”. Sıkça tekrarlanıyorsa. Ve bir alışkanlık haline geliyorsa… Bu bir hastalık. Bu. Biraz da eşekliktir!! Kızmayın! Anlatacağım…

Okumaya devam et

Seçim 6 – Kürkçü Dükkanı

Ne kadar yükselirsen yüksel, ahlak ve faziletten yoksunsan bir hiçsin“. / Johann Herder(1744-1803)

Evet. Tam da böyle yazdım. “Maddiyata dayanan her ilişki. Bir çıkar ilişkisidir. Bu ilişkide. Belirleyici olan da. Alacak olanın değil. Satacak olanın. İradesidir! Satıcı satmak istemez ise. Alıcı alamaz!” Böyle yazdım. Ama kimi zaman. Bunun tersi olur. Bir bakarsın. Çok işe yaradığını düşündüğü bir şeyi. Satıcı satmak ister. Ama alıcı bulamaz. Olur mu olur! Ama neden olur?

Okumaya devam et

Seçim 5 – Askıda Yem

“Menfaat karşılığı yapılan iyilik, iyilik değildir; İyilik, sebep – sonuç zincirinin dışındadır.” 

Tolstoy (1828 – 1910)

Konumuz “seçmek”. Devam ediyoruz. Özet olarak. Demek istediğim de şu. Seçmek. Sadece maddiyat ile ilgili bir konu değildir! “Ben sana kömür verdim, sen de bana oy ver! Bak ben sana yardım ettim. Sen de beni destekle!.. “Yani. “Al gülüm, ver gülüm” Konusu değildir!  Öyleymiş gibi görünebilir! Ama değildir! Çünkü öyle olsaydı. Bu dünyada. Ahlak. Evet bir damla bile olsa. Ahlak! Hiç kalır mıydı?

Okumaya devam et

Seçim 4 – Derisini Satan Adam

Yoldaşların en iyisi güzel ahlâktır, arkadaşların en iyisi akıldır, edeb ve terbiye, en iyi mirastır ve kendini beğenmekten daha büyük gerilik ve cahillik olamaz”. / Hz. Ali (r.a.) (599 – 661)

Parası olduğu için. Düdük çalanlardan değil! Parayı çalıp. Düdüğü kapanlardan söz ettik ya! Hani bir şato yapıp. İçine sığınıp. “Derebeyi” olmak isteyenlerden. Sonra da itibar kazanacağını sanıp. Kullarını titretmek isteyenlerden. Özet olarak. Para ile her şeyi yapacağını düşünenlerden. Söz ettik ya!…. Evet! Bazılarının aklı böyle çalışır. Onlar düşünürler ki. Para ile. Her sey seçilebilir. Para ile. Her şey alınabilir. Para ile her şey yapılabilir. Yani sanırlar ki. “Maddiyat özgürlüktür”! Sahiden öyle midir? Bi düşünelim!

Okumaya devam et

Seçim 3 – Paranın Foyası

Para ile satın alınan sadakat, daha fazla para ile de satılır” – Seneca(MÖ.04 – MS.65)

Hayatın. Neredeyse her anı. Bir seçim yaparız. Her seçimin de. Sonuçları vardır. Kimileri. Sonuçları doğal akışına bırakır. Kabullenir. Kimileri ise. Farklı araçlarla. Kendi tercihlerini. Gerçekleştirmek için. Zorlama yoluna gider. Zorlama araçlarının başında ise. Para yani maddiyat gelir… Peki bu maddiyat denilen güç. Seçimlerimizi dayatmaya. Yeter mi?…

Okumaya devam et

Seçim 2 – Tutsak

Tutsak adamın bir tek efendisi vardır; Tutkulu adamın ise, çıkarlarına ulaşması için, kendisine yardım edenlerin sayısı kadar efendisi vardır.” La Bruyere (1649 – 1696)

Hayat yanından akıp geçerken. Sen durdun diye. Ve bekliyorsun diye. Başka bir hayat mı gelecek sanıyorsun! “Armut piş. Ağzıma düş!” Yok öyle bir şey! Hiç boşuna bekleme! Başka bir hayatın geleceği yok! Senin de. Başka bir hayata gideceğin yok! Hayat adına ne varsa. Hepsi burada. Hayat senin önünde. Hayat senin yanında. Sen de hayatın içindesin. Ne bekle! Ne de sürüklen! Yapacağın şu! Ya bir yol seç. Ya da bir yol aç. Ve ilerle!  

Okumaya devam et

Seçim 1 – Kapılar

“Kapı açılır, sen yeter ki vurmayı bil! Ne zaman, bilmem! Yeter ki o kapıda durmayı bil!”

Mevlana (1207 – 1273)

Hayatı hayat yapan. Bazı temel gerçekler vardır. Hayatı yaşarken. Bizi sarıp sarmalayan bazı gerçekler. Bunlardan birisi de nedir bilir misiniz?…. Hadi şimdi. Hemen de söylemeyeyim! Daha duyduğunuz an. “Canım bunu zaten biliyoruz!” dersiniz muhtemelen.. Birisi de gelip. Bana bunu söylese. Ben de aynı tepkiyi verir… “Başka nasıl olacaktı ki!” diye düşünürdüm.  Çünkü. Hayatı öylesine karmaşıklaştırmışız. Hayatı hızlandırmayı. Öylesine marifet saymışız ki. Her gün yaşadığımız doğal ve yalın gerçekleri bile. Farketmekte zorlanıyoruz.

Okumaya devam et

Tarih 2 – Ateş Ruhu

“Tarih bilmiyorsan dün doğmuşsun demektir.

Dün doğmuşsan insanlar sana istediği hikayeyi anlatabilir.

Howard Zinn (1922 – 2010)

Biliyorsunuz. Ormana gittik. 100 kg’ lık. Kuru bir ağaç kütüğünü aldık. Yaktık. Elimizde 3 kg kül kaldı. Ve merak ettik! Sorduk! “Ağacın geri kalanı. 97 kg ağaç nereye gitti?” Yok mu oldu?… Basitçe soru bu! Tarih boyunca. Çok sayıda düşünür. Bu soruya cevap aramış. Ve inanırmısınız. Cevap bulduğunu düşünenlerin. Neredeyse hiçbiri de. Bu ağacın. Kalan 97 kg’ ının. Yok olduğunu düşünmemiş. Peki nereye gitmiş bu ağaç?…

Okumaya devam et

Tarih 1 – Kül

Tarih bilmiyorsan dün doğmuşsun demektir.

Howard Zinn (1922 – 2010)

Bir tiyatro oyununa gidiyorsunuz. Beş perdelik bir oyun diyelim. Ama aksilik bu ya! Geç kalıyorsunuz. Binbir rica sonunda. Tiyatroya girebilip. Üçüncü perde başlarken. Yerinizi alıyorsunuz…. Kendinize sorun şimdi. İlk iki perdedeki. Olayları izlememişken. Geriye kalan üç perdedeki olayları ne kadar anlarsınız! Anlar mısınız?… Olup bitenleri. Ne kadar kavrarsınız! Kavrar mısınız?…. İşte hayat da böyle bir şey….

Okumaya devam et

Kağıt

“… olamaz! İnsanlar kendi kendilerinin aleti oldular! ” / Henry David Thoreau (1817 – 1862)

Teknoloji ile pek aram yoktur. Sadece kullanırım. O da  ihtiyaç olduğunda. Ve ihtiyacım kadar. Onun beni kullanmasını da. Elimden geldiğince engellerim. Bu hayatta bir çok şeyi merak ederim. Ama konu bir teknoloji ise. Hiç de ilgimi çekmez. Bir uçağı havada tutan. Fizik kurallarını merak ederim. Ama uçağın kendisini önemsemem. İster bir araba. İster bir bilgisayar. Bir tablet. Bir telefon olsun. Hiç farketmez! Gerekirse kullanırım. Ama kurcalamam. Yaradılışım böyle! Bugünden bakınca. Evet doğrudur. Çoğu insan için. Biraz eski kafalıyım!

Okumaya devam et