“Para ile satın alınan sadakat, daha fazla para ile de satılır” – Seneca(MÖ.04 – MS.65)
Hayatın. Neredeyse her anı. Bir seçim yaparız. Her seçimin de. Sonuçları vardır. Kimileri. Sonuçları doğal akışına bırakır. Kabullenir. Kimileri ise. Farklı araçlarla. Kendi tercihlerini. Gerçekleştirmek için. Zorlama yoluna gider. Zorlama araçlarının başında ise. Para yani maddiyat gelir… Peki bu maddiyat denilen güç. Seçimlerimizi dayatmaya. Yeter mi?…
Maddiyatçı bir aklın yarattığı. “Para her kapıyı açar!” “Her şeyin fiyatı vardır” gibi deyişleri. Günlük sohbetlerde yıllardır duyageliriz. Evet para eski bir konudur! Çok çok eski. MÖ 7. Yüzyıla kadar uzanan. Neredeyse üçbin yıllık bir tarihi vardır. Ortaya çıktığı başlangıç günlerinde. İhtiyaçların karşılanmasında. Alışverişlerde ve takaslarda. İşleri kolaylaştıran bir hizmet aracı olmuştur para. Ama. Daha paranın çocukluk dönemlerinde. Doğuşundan 3 asır gibi kısa bir zaman içinde. Paranın foyası ortaya dökülmüştür. MÖ 400 lerde yaşamış olan Sofokles: “İnsanoğlunun hiç bir icadı, para kadar fesat verici değildir.” derken. MÖ. 100 lerde yaşamış olan Plautus: “Para çok kimseye, kötü yollar öğretir” tespitinde bulunmuştur. İtalyan edebiyatçı Elsa Morante ise. Yıllar sonra.” Para, tarihin ilk aldatmacasıdır. … Bütün paralar sahtedir!” diyerek. Konuyu özetleyecektir…
Bu tespitlere rağmen. İnsanlar paradan hoşlanacaktır. Ve. İnsanın paraya duyduğu. Bu “teveccüh” ten beslenen para. Zaman içinde güçlenecek. Ve paranın fiyakası artacaktır! Tuhaf değil mi? Foyası ortaya döküldükçe. Fiyakası artan bir şey! Para! 1500 lerde yaşayan üç ünlü düşünürden. Örnek verecek olursak. Cervantes:”Dünyada en sağlam temel, paradır” görüşünü öne sürerken. Shakespeare:”Para önden gidip, insana bütün yolları açar”. Moliére ise: “Bütün kapıları açan anahtar paradır” diyebilmektedir.
Ama . Paranın. Bir güç olmasının da ötesinde. Paranın “her şey” olması. Temel bir amaç haline gelmesi. Ve insana hükmetmesi. Son üç yüz yıl içindeki. Kapitalist dönemin eseridir. Bu dönemin doğuşuna tanıklık eden. 1800 lerin ilk yarısında yaşamış olan düşünürler. Paranın. İnsanda bir ikilem yarattığını. İnsan düşüncesinde bir parçalanmaya. İnsan ruhunda bir sıkıntıya. Sebep olduğunu görüp. İfade etmişlerdir. Alexander Dumas: “Para iyi bir hizmetçi, kötü bir efendidir” derken. Bernard Shaw uyarmıştır: “Parayı köleniz yapın, yoksa efendiniz olur”.
Ama tabii ki. Para. Sonuç olarak. Bir metal. Bir kağıt. Bir sayı olmaktan öteye gidemez. O bir maddedir. O nun tadı, kokusu yoktur. O. Yenmez ve koklanmaz. Ama yine de. Paraya “muhabbet” duyulur! Peki bu muhabbet nereden gelir derseniz! Bu “yarenlik”. Ona yüklenen anlamdan gelir! Para denilen şeye. Anlam yükleyen ise. Paraya hayatta bir yer açıp. Paraya bir rol veren. Bizzat onun yaratıcısı olan. Yani insan denilen mahlukun. Ta kendisidir!
Eğitimci Horace Mann: “Para insana ya hizmet eder ya da hükmeder.” deyişi ile. Bu durumu. Paranın. İnsan kişiliği üzerindeki. Bölücü rolünü. Açık bir şekilde ifade etmektedir. Yani. Para ile olan ilişkisinde. Paraya bir anlam yüklenmesinde. İnsanın önünde iki yol vardır. Parayı bir araç olarak kullanıp. Hizmetkarı yapmak. Ya da. Parayı bir amaç olarak görüp. Onu efendisi yapmak! Bunun ortası yok! Kimse boşuna. Orta bir yol arama derdine düşmesin!
Her insan. Er geç. Bu yollardan birini seçecektir. Seçmiş olduğunu farkedecektir. Ve bu seçim. Her insan için. Önemli bir karardır. Çünkü. Paranın insan hayatındaki yeri ile ilgili. Bu temel tercih. İnsan hayatındaki tüm diğer seçimleri yönlendirecektir. Zaten uzun ve sonsuz bir tercihler tüneli olan. İnsan hayatında. Tüm diğer seçimler . Bu temel tercihe göre şekillenecektir!
Bu öyle keskin bir seçimdir ki!
İnsanı ya köle yapar! Ya da özgür kılar!
Devamı gelecek >>
Önceki Yazı: Seçim 2 – Tutsak
İzleyen Yazı: Seçim 4 – Derisini Satan Adam