Düşünce su gibi aktı. Önceleri sineklerden sözederken. Kendimden bahis eder oldum. Şimdi. Tekrar sineklere dönersek. Düşünüyorum da.. Kimbilir! Belki sinekler de. Benim olduğumu sandığım gibi. Kararlıdırlar. Bu kadar ısrar ettiklerine göre!.. Sineği kovarsınız. Döner durur. Gelir. Ve tam da aynı yere konarlar. Sanki bir radarları var! Aynı yere konarlar…

Okumaya devam ediniz>>

Taa yükseklerden. Bombardıman uçaklarıyla. Şimdilerde de. Kıtalar arası uzaklardan. Bilgisayarın bir tuşuna dokunarak. En küçük hedefi. Mesela. Koca bir şehrin. Dar bir sokağında. Yürüyen. Bir babanın yanındaki. Küçücük bir çocuğu vuran. Malum ülkelerin. Bombası gibi. Tam isabet…

Sinek sadece inatçı değildir. Biraz derin bakarsanız. Sanki. Bir karakterleri varmış. Gibi gelir insana. Neden olmasın? Sinek deyip geçmeyin! Eğer ki. Davranışları var ise. Bunun ardında. Neden bir mizaç. Bir karakter olmasın ki? San Fransisco da. Bir üniversitede yapılan bir araştırma. Stres ve alkol arasındaki ilişkinin araştırıldığı bir çalışma. “Seksten mahrum bırakılan erkek meyva sineklerinin kendilerini alkole verdikleri”. Bulgusuna ulaşmış. İlginç değil mi?

Sinek dünyası için. Nasıl isimlendirilir. Bilemem. Ama bu davranışın ardında. Bir duygu. Bu duyguyu oluşturan. Bir karakter olamaz mı? Olamaz diyenleri duyar gibiyim. “Böyle de araştırma olur mu?” diye gülümsiyenleri de… “Bu araştırmanın ne faydası var ki?”. diye aklından geçiren. “Pragmatist” leri de. Cevabım yok! Araştırmadım. Belki de tesadüfen ulaşılmıştır bu bulguya. Ama. Konu fayda ise. Peki. İnsan türü ne yapıyor diye bir bakalım isterseniz.

Biliyoruz ki. Her yıl. İnsan davranışları ile ilgili. Milyarlarca dolar’ lık araştırmalar yapılıyor. İnsan tercihlerini. İnsan beynini etkilemek için… Buraya kadar sorun yok! Ama bir şey daha biliyoruz. Önemli bir şey! Tüm bu insan araştırmaları. Tek bir noktaya odaklanıyor. O nokta da. İnsanlarda. “Alışveriş” yapma isteği yaratmak. Yani. İnsanları “tüketici” yapmak. Yani “ticareti yürütmek”. Kimse söz edemese de. Biliniyor ki. İnsanları tüketici yaparken de. Doğayı tüketmek… Kural budur. “İnsan tükettikçe. Doğa tükenir.”

Fazlası da var. İnsanları tüketici yapmak yetmiyor. Onların tükettiklerini. Yine onlara ürettirmek gerekiyor. Daha fazla. Ve daha da fazla. Bunu için de. “Beyaz Taçlı Serçeler” e dikmişler gözlerini. Neden mi? Beyaz taçlı serçelerin. Alaska ve Kuzey Meksika arasında. Göç ederken. Yedi güne kadar varan, olağandışı bir “uyanık kalabilme kapasitesi” vardır da ondan. İleri teknolojileriyle övünen. Bu ülke kılıklı şirketin. Buradan aldığı ilham şu: “insanların uykusuz kalabilmesini ve üretken ve verimli biçimde iş görebilmesini mümkün kılmanın yollarını keşfetmek”. Savunma Bakanlığı çalışıyor. Büyük paralar harcıyor. Başta Wisconsin’ in Madison kentinde olmak üzere, çeşitli üniversitelerde. Bu serçeleri incelemek için. Projeler yürütülüyor. Araştırmacılar, insanlara uygulayabilecekleri bilgiler elde etme umidiyle. Kuşların bu uzun uykusuz dönemleri sırasındaki. Beyin faaliyetlerini araştırıyor. Başlıca hedef. “Uyumayan asker”. Neden? Daha fazla savaşabilsin diye. Diğer hedef? ”Uyumayan insan”. Neden? Gece gündüz. Üretsin diye. Gece gündüz. Tüketsin diye. İnsanın yaptığının. Dünyanın halinin. Özeti bu!

O zaman. Ne kızarsın sineklere. Kıza kıza sinekleri mi buldun! Ne olur yani! Bir araştırma da sineklerle ilgili oluverse!

Devamı gelecek >>

Önceki yazı : Sinek 1 – Sinekleri sever misiniz?

İzleyen yazı : Sinek 3 –