Kutu 5 – İyiler ve Kötüler

 

En üstteydi. Kutunun en üst noktasındaydı. Doyasıya bir nefes aldı. Uzaklara baktı. Derinlemesine. Güneşe ve gölgelere. Salınan çalılara. Uçuşan yapraklara. Akan suya. Esen rüzgara. Bir kaç adım attı. Zirvedeki. Helikopter pistinin yanından geçerek. Çatının. Tam kenarına geldi. Durdu. Uzun süre öyle durdu. Sonra. Kollarını iki yana açtı. Ve. Yükseldi parmak uçlarında. Uçmak istermiş gibi. Ama birden….

Devamını Okuyunuz

Birden. Aklında “Zweig” çaktı! Bu da nedir demeyin! Çok felsefe okursanız. Ve eğer düşünerek okursanız. Birden zihninize. O ana uygun. Bir “düşünce” geliverir. Bir “düşünür” geliverir. Nasıl geldiğini anlamazsınız. Neden geldiğini de. Ama gelir işte! Zweig gelmişti aklına. Hayatın acılarına dayanamayıp. Hayatı gönüllü olarak terkeden. Avusturyalı yazar. Zehir içen. Eşiyle birlikte. O gelmişti. Ve gitti. Hızla. Geldiği gibi. Aniden…

Hemen arkasından. Binanın şimdiki yerindeki. Eski küçük göl. Şimdi kurutulmuş olan. Çocukluğunun gizli mabedi. Gözlerinin önüne geldi. Sanki. Gölün hemen yanında. Dallarıyla gölü kucaklayan. O asırlık ıhlamura tırmanmışta… Her dalın üzerinde bir arkadaşı vardı da. Çocukluğundaki gibi. Suya atlıyorlardı. Böyle bir his ile. Zweig düşünceleri ile karışık. Bir his içinde. Bıraktı. Kendini. Önündeki. Boşluğa. Göle atlar gibi…

Çocukluğunda. Göle diklemesine atlardı. Diplere kadar giderdi. Sığca yerlerde. Göğsü dipteki kumları sıyırırdı. Bulanık sudaki. Balıklar. Yosunlar. Midyeler. Kamışlar. Bunların arasından. Kıvrılırdı. Suyun içinde. Sanki uçuyormuş gibi. Sonra. Yukarı bakar. Baloncukları görür. Kendi bıraktığı izlerde. Çırpınan suyun. Işık oyunlarını seyreder. Şöyle bir nefesini tartar. Ardından. Yukarı doğru yükselirdi. Yüzüyor muydu? Uçuyor muydu?.. Gölün diplerinde. Süzülürken. O. Bunu uçmak olarak hissederdi. Şimdi ise. Boşluktaydı. İşte uçuyordu. Havada mıydı? Suda mıydı?

Ne kadar da y a v a ş  y a v a ş. Süzülüyordu. Yukarıdan aşağıya. Salınan bir tüy gibi. Kah yükselen. Kah alçalan. Hafif esintilerin ittirmeleriyle. Daha. En üst katlardaydı. Geçerken. Salına salına düşerken. Aşağıya doğru… O da ne? Kurul odası. Evet orası! 112. Kat değil mi? Biri konuşuyor. Diğerleri dinliyor. Dinliyor gibi görünüyor. Ama. Herbiri. Kimbilir neler düşünüyor. İçinden içinden. Kimbilir akıllar nerelerde? Gizli ajandalar. Örtük hesaplar. Burası Kutu. Kutunun içi burası. Böyledir. Görünenler vardır. Aldanmayacaksın. Bir de görünmeyenler. Onları da hissedeceksin. Düşünceler vardır. Söylenmez. Söylenenler vardır. Yapılmaz. Yapılanlar vardır söylenmez. Gerçek niyetler ise. Hiç ortada görünmez. Hangi söze inanacaksın? Neye tutunacaksın? Bunu bilemezsin. Tabii ki herkes böyle değil! Her an böyle değil. Olamaz da! Ama hayat böyle! Dünya bir sahne. İyi ile kötünün çatıştığı. Basitçe bu! Bunu en basit biçimiyle söyleyenlerin başında da Einstein gelir. Einstein. Dahi bir teorik fizikçi. Ama. Aynı zamanda İnsan. Üstün yetenekli. Ama. Aynı zamanda Yüksek ahlaklı. Einstein der ki : “Aptallara göre insanlar ırk, cinsiyet, milliyet, yaş, statü, renk, din ve dil başta olmak üzere sekizden fazla sınıfa ayrılırlar. Halbuki olay bu kadar karmaşık değildir. İnsanlar sadece ikiye ayrılırlar: İyi insanlar ve kötü insanlar..

 “Kutuda da. Durum böyle. Hem iyiler var. Hem de kötüler.” diye düşündü Bay X. Her yerde olduğu gibi. “Ama bu işte bir terslik var” diye de geçirdi aklından. “Tuhaftır ki. Acıyı hep iyiler çekiyor. Anlaşılır gibi değil ama! Kaybeden. Hep iyiler oluyor.” Bu basit bir tesadüf mü? Ardı arkası gelmeyen bir raslantı mı? Sonra. Düşündü Bay X. Floransalı düşünür Niccholo Machiavelli. Buna tesadüf demezdi. Gerekçesi de vardı Machiavelli’ nin. Prens”  adlı eserinde. Kötü insanların. İyi insanlara göre. Bazı avantajları olduğunu vurgular Machiavelli.. İyi insanların ise. Sadece iyi olarak. İyi hareket ederek. Dünyayı daha iyi bir yere getirme çabalarının. Bir işe yaramayacağını söyler.

Peki o zaman. İyiler ne yapsın? Onlar da. Kötü mü olsun?” diye. İçin için haykırır Bay X.

Haydi! Cevap versenize bu soruya!

Devamı Gelecek >>>

Önceki Yazı: Kutu 4 – Breeam

İzleyen Yazı :Kutu 6 – 

Kutu 5 – İyiler ve Kötüler” üzerine bir yorum

  1. Iyi olmak biraz da tercih meselesi diye düşünüyorum. Bazen isteseler, iyiler en kötüden daha kötü olabilirmiş gibi geliyor. Ama iyiler aynı zamanda etik bireyler. Başkalarının varlığına saygılı, özgürlük sınırını bilen kişiler. Aklen ve vicdanen iyi olmayı seçmişler. Bu iyi seçimle dahi yaşayacakları köyü kendileri kurmak zorunda da kalsa, doğru bildikleri şeyden, iyi olmaktan vazgeçmiyorlar. Iyiler tek sebeple kötü olmayı seçebilir: kötülerden intikam almak, ki onda da hadlerini bilip kısasa kısası aşmazlar, ki kötüler karşısında kötülük değildir bu da (gerçi adaletle tartmak önemli, kime göre neye göre bu sınırlar). Bazen de iyiler hiç kötü olamazmış gibi geliyor, isteseler de olamazmış gibi, deneseler de o iyi hallerine dönecekmiş gibi. Iyilerden en iyi, tutarsız bireyler olur; kötülere nasıl davranacağını bilememekten şaşırmış tutarsız bireyler!

    Beğen

Yorum bırakın