Salgın 6 – Papaz

Salgın ile birlikte. Aklıma düşüveren. O an’ın. Lise yıllarımdaki o an’ın. İki sembolü vardır. Biri Albert Camus’ nün “Veba” eseri. Diğeri de. Felsefe öğretmenim “Pierre Dubois”. Asla unutamayacağım. Her anımsadığımda. Saygıyla andığım. Sevgili öğretmenim…

Okumaya devam et

Salgın 5 – Şifre

 

“Ben salgını gördüm. Salgın nedir bilirim”. Demiştim ya! Bunun bir sebebi var. Salgın sözcüğü. İlk ortaya çıktığında. İlk söz edildiğinde. Evet. “Salgın”. O tek bir sözcük ile. Aklımın içinde. Geçmişe bir geçit açıldı. Sanki. O sözcük bir şifre idi. Ve o. Aklıma düştüğü anda. Zihnimdeki bir kapıyı açıverdi. Sanki belleğim. Bir kuş gibi. O kapıdan. Sanki bir yıldız geçitinden giriverdi. Ve geçmişe doğru. Süzülerek. Uçuverdi. uzanıverdi… Sonra. Uçtu. Uçtuu… Uçtuuuu. Ve…

Okumaya devam et

Pandemi 1 – Fincancı katırları

Pan. Tüm anlamına geliyor. Demos. İnsanlar demek oluyor.  Bu sözcüklerin içinde. Salgın ve hastalık anlamları yok. Ama. Pandemi ilan edilmesi demek. Dünyada. Eş zamanlı olarak. Çok yaygın bir şekilde. Çok fazla sayıda insanı tehdit eden. Bulaşıcı bir hastalık. Bir salgın. Var demek. Aslında. Çok öncelerden beri. Ne veba. Ne de ispanyol gribi. Daha dünyaya uğramamışken. Dünyada zaten. Bir pandemi durumu vardı. Hatta buna. Hastalık da denebilir. Ama bu. İlan edilmemiş bir pandemi.  Yoksa farkında değil misiniz? Yoksa çok mu kanıksadınız? Üstelik bir de. Bu Nedir diye mi soruyorsunuz?

Okumaya devam et

Salgın 2 – Meydanlar

 

Evden çıktım. Sokağa adım attım. Bir sessizlik!. Yürümeye başladım. Bir tuhaflık!. Adım adım. İlerledim. Bir boşluk!… Etrafa bakındım. Kediler biraz şaşkın. Ne yapacaklarını bilmez bir şekilde. Dolanıyorlar… Kuşlar neşeli gibi. Çıplak dalların üzerinde. Ötüşüp duruyorlar. O daldan başka dala. Süzülüp duruyorlar… Köpekler ise. Onlar biraz kabadayılaşmışlar. Her zaman. kenardan kenardan. Tek tek. Yürürlerken. Baktım ki. Birkaçı biraraya gelmiş. Açıklıkta. Yolun ortasında. Uzun uzun havlıyorlar. Bilmem ki. Belki de sohbet ediyorlar. Belki de. Meydan bize kaldı diyor. Seviniyorlar… Meydan onların.. Ama yanılıyorlar!

Okumaya devam et

Çeşme

Toprak arsaya. Dört taş koyar. Iki kale yapar. Başlardık top oynamaya. Çim yok. Direkler yok. Ağlar yok. Yer çizgileri yok. Zaten tüm bunlara. Gerek de yok. Az biraz seyirci var. Mahalle arkadaşları. O an için oyun dışında kalanlar. Ama sonradan. Oyuna girecek olanlar… Bazan da. Seyirci diye. Civar evlerden. Pencereye çıkıp bakanlar.. Komşular.

Okumaya devam et

Rana

 

Gözüme ilişti. Şaşırdım. Önümde yürüyordu. Uzak ara. Önce kır saçlarından farkettim. Dalgalı. Kısa kesilmiş. Erkek traşına yakın. İnce bir gölge gibiydi. Omuzun biri hafiften çökmüş. Ama hala dik yürüyordu. Hızlı değil. Eskisi kadar. Yavaş. Ama telaşlı. Tıpkı eskisi gibi. Bir günün içine. İki günü sığdırmak istermişçesine. Bir elinde bir torba. Ama diğer elinde bir ayna değil. Ya da bir cımbız. Bu neredeyse hiç olmadı. Ben bildim bileli. Yürüyordu. Hızlanıp. Yaklaştım biraz. Arkasından bakınca. Tıpkı oydu. İnanamadım. Sahiden o muydu?

Okumaya devam et

BüyükAkıntı 15 – Ada

 

Lastiğe tutunayım derken. Kafam takaya çarptı. Denizin ortasında sarsıldım. Arkadaşların da yardımıyla. Akıntıyla yüzerek. Adaya çıktık. İyiki de varmış. O ada. Yorgunduk. Güçsüz kalmıştık. Adaya sığındık. Bu adayı oldum olası sevmişimdir zaten. Yürüyerek ilk okula giderken uzaktan görürdüm. Yedi sekiz yaşlarımda ulaşılmaz bir yer gibi gelirdi bana. Düşünsenize. Suyun ortasında bir taş yığını. O neden orada? Oraya nasıl gidilir ki? Gidilir de ne yapılır ki?

Okumaya devam et

MKA 3 – Fen

 

 

Mustafa Kemal, 57 yıllık yaşamında. En çok ne yapmıştır diye sorulsa. Cevap bellidir. “ Kitap okumuştur“. Binlerce kitap. Yüzlerce Feylesof. Düşünür. Fransız devrimini hazırlayan Rousseau’ yu okumuştur mesela. Sosyoloji biliminin kurucusu  Comte‘ u. Modern felsefenin kurucusu Descartes‘ ı. Rousseau. Daha çocukken, “matematik” ve çizim dersleri almıştır. Müzik notaları ile matematik arasında ilişki kurmuştur. Comte. “Matematik ve fen” bilimleri eğitimi almış. Sosyoloji de, fiziğin ve matematiğin yöntemlerini kullanmıştır. Descartes. Aklımızı işletmek için “matematiği” kullanmalıyız demiş. “Geometrik” yöntemi metafiziğe uygulamıştır…. Bunlar öylesine seçilmiş örnekler. Ama. Üçü de düşünür. Üçü de matematikle düşünüyor. Ve üçü de çağ açmış. Ne olur, tesadüftür demeyin!

Okumaya devam et

Mavi Kuş

 

Yeni bir yıl yeni bir mutluluk getirir mi? Belçikalı yazar Paul Maeterlinck. Mutluluk istiyorsan. Onu arayıp bulacaksın demeye getirir. Mavi Kuş isimli kitabında. Bir akşam onu aramaya çıkar. Mavi kuşu. Yani mutluluğu. Bir kervanla. Köpeği. Kedisi. Işığı. Ateşi. Suyuyla. Bir de boş kafes. Mavi kuşu bulunca. Koymak için. Hiç kaçırmamak üzere. Mavi kuş nerededir? Ormanda mı? Ay aydınlığında mı? Kart ağaçların dallarında. Kocamış meşe’ nin kovuklarında mı? Bulamaz ama yılmaz.. Boş kafesi sallayarak. Gelecek ülkesine girer. Gölgelerin dolaştığı ıssızlığa. Arar durur. Büyük kapılardan girer. Taş köprülerden geçer. Sisli tepelere tırmanır. İzine bile rastlayamaz….Belki inanmayacaksınız. Ama. Ben rastlamıştım.

Okumaya devam et

MKA 2 – Müselles-i mütesaviyul adla

 

Boyut. Uzay. Yüzey. Çap. Teğet. Üçgen. Yay. İkizkenar. Artı.… Öylesine seçtim. Geometri kitabından. Daha da sayabilirim. Düşey. Çember. Açıortay. Taban. Eşit. Türev. Yatay.… Bu liste uzar gider. Mustafa Kemal türetmiş bu sözcükleri. Başlıkta. Anlamadığınız. Okuyamadığınız harf yığını var ya. Ona da “Eşkenar üçgen” demiş. Ne kadar yalın ve anlaşılır değil mi? Hepsi, kendi yazdığı Geometri kitabında. Siz hiç, geometri kitabı yazan bir önder duydunuz mu?

Okumaya devam et