Pandemi 1 – Fincancı katırları

Pan. Tüm anlamına geliyor. Demos. İnsanlar demek oluyor.  Bu sözcüklerin içinde. Salgın ve hastalık anlamları yok. Ama. Pandemi ilan edilmesi demek. Dünyada. Eş zamanlı olarak. Çok yaygın bir şekilde. Çok fazla sayıda insanı tehdit eden. Bulaşıcı bir hastalık. Bir salgın. Var demek. Aslında. Çok öncelerden beri. Ne veba. Ne de ispanyol gribi. Daha dünyaya uğramamışken. Dünyada zaten. Bir pandemi durumu vardı. Hatta buna. Hastalık da denebilir. Ama bu. İlan edilmemiş bir pandemi.  Yoksa farkında değil misiniz? Yoksa çok mu kanıksadınız? Üstelik bir de. Bu Nedir diye mi soruyorsunuz?

Devamı okuyunuz >>

Bu en basit ifade ile. “Kötülük” pandemisi…. Kimse itiraz etmeye kalkmasın! Boşuna çaba! Dünyada kötülük salgını var! Hepimiz biliyoruz. Bunu konuşmayalım mı? Konu. Kötülük ise. Einstein’ ın bakış açısı. İnsan ilişkilerinde. En iyi kılavuzdur. Yol göstericidir. Ne demiştir Einstein, “Aptallara göre insanlar; ırk, cinsiyet, milliyet, yaş, statü, renk, din ve dil başta olmak üzere 8’den fazla kategoriye ayrılırlar. Halbuki olay bu kadar karmaşık değildir. İnsanlar sadece ikiye ayrılırlar: İyi insanlar ve kötü insanlar.

Şimdi. Sorarım size. Hangisi daha yaygın.? İyilik mi, kötülük mü? Ne derseniz deyin. Ben. Fransız filozofa. François Marie Arouet’e güvenirim. Bilinen adıyla Voltaire. Cevabı çoktan vermiş zaten. Kötü insanlar yeryüzüne serpilmiş bir avuç iyi insanı sınamaya yararlar”. Dikkat edin. Bir sürü kötü. Bir avuç iyi… 1700 lü yıllarda. Voltaire. Böyle ifade etti ise, 300 yıl sonra. Bugün ne demeli acaba! Yığınlarla kötülük, bir dirhem iyilik. Mi demeli? Üstelik. Sürekli kötülük. Anlık iyilik. Mi demeli? Yoksa. Kurumsallaşmış kötülük. Yalnızlaşmış iyilik mi? Hangisini demeli! Belki de. Dünya haline bakınca. “İyilik maskesi takan kötülük”. Demek en iyisi.  Bu salgın değil! Bu bir İşgal. “Kötülük işgali”!

Bu sebepledir ki. İyi Einstein’ın derin dehasının yaptığı. Bu basit ayrım çok önemli. “İyiler ve kötüler”… Ben de. Böyle düşünürüm. Tüm ilişkilerimde. İlişkilerdeki tercihlerimde. Buna göre davranırım. Farkında bile olmadan. Kendiliğinden. Ama bu yeni olmadı. Ben zaten böyle davranıyordum. Mahalle sokaklarında koşuşturan. Küçücük bir çocukken bile… Masum düşünceler. Ve eğlenme arzusu ile. Yapılıyor olsa da. Kötülük nedir, bilmesem bile. Kötülük görüntüsünden. Ve kötülük yapandan. Uzak dururdum. Kendimle başbaşa kalmayı tercih ederdim.

Bilemem bir rastlantı mıdır. Benim adım. Arapça kökenli bir sıfattır. “Temiz huylu, iyi ahlaklı” anlamını taşır. Sanırım ki bu ismi. Annemin babası önermiştir. Böyle midir? Bunu da bilemiyorum. Hiç sormadım. Ama. Annemin sıkça söylediği sözler Hala çınlar kulağımda. “Aman evladım. Kötülerle arkadaş olma!..” “..Deden bana hep söyler. Kötülere cevap verme..” “Kavgalara girme. Uysal ol!…” Ve daha niceleri. Dedemden anneme. Annemden de bana. Böyle bir miras gelmiş olabilir… Ben dedemi gördüm. Şanslıyım. Onun, yaşlılık zamanlarını gördüm. Ben çocukluk yaşlarındayken. Dedem. Seksenli yaşlardaydı. Bir köşede oturur. O buruşmuş elindeki. Sivri kalemi. Mürekkep hokkasına batırır çıkarır. Yavaş yavaş. Dikkatle. Birşeyler yazardı. Anneme sorardım. Ne yapıyor diye. ”Kuran yazıyor” derdi. Dedem. “Halim selim” bir adamdı. Hırıltılı. Boğuk bir sesle. Tane tane konuşurdu. Zaman zaman. Daha okuma yazmayı bile bilmediğim çağlarımda. Bana anlattığı. Nasreddin Hoca hikayelerinden hatırlıyorum sesini. Çok şey anlatmıştır bana…. Bu kadar yıl sonra. Bugün. Sadece bir tanesini hatırlayabiliyorum. O da hayal mayal. Ama. Bu hikayenin. Sonunda söyledikleri. Bir ders gibi. Hala kulağımdadır: “Bu dünyada fincancı katırlarını ürkütmeyeceksin”, derdi son olarak. Bunu anlamak için. Çok küçüktüm. Ama hikayeyi severdim. Bir oyun gibi. Soru üstüne soru sorardım dedeme. “Mezarlık nedir?.. Melek kimdir?.. Öbür dünya neresi?..” gibilerinden. Yıllar sonra. Yaşadıkça anlar oldum. Buradaki hayat dersini. Bu da bir tür. İyilik önermesiydi. “Kötü kişileri ürkütecek hareketlerde bulunma”. Anlamına gelen… Bir şekilde içime sinmiş olmalı ki. Kötülüklere uzak durdum. Belki de doğam. Tüm bunlarla, böyle şekillendi. Nereden, nereye!

Yıllar geçti. Ne zaman ki. Einstein’ ın. İyiler kötüler ayrımını farkettim. Okudum. Ve düşündüm. O ifade içinde. Kendi davranışlarımın formülünü. Kendimi gördüm.. Ve sonrasında. Hayatın inişli çıkışlı serüveninde. Bu ifade. Benim için bir “düstur” oldu.

Ama uygulama. İşte o. Hiç de kolay olmadı!

Devamı gelecek >>

İzleyen yazı : Pandemi 2 –

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s