Seçim 10 – Bitmeyen Resim

“Seçimler kaderin menteşeleridir” / Edwin Markham (1852 – 1940 / Amerikalı şair)

Emin olun. Fazla uzağa gidemezsiniz. Kısa sürede. Bir yerlerde çakılır. Bloke olursunuz. Ve hayatınız durur! Yani. Tabii ki yaşarsınız. Gözleriniz görür. Kulaklarınız da duyar. Tabii ki. Nefes alır verirsiniz. Ama. Hayatınız akmaz. İlerlemez!.. İsterseniz bir deneyin. Bir sabah kalktığınızda. Kendinize şöyle bir söz verin. “Bugün hiçbir seçim yapmayacağım!” diye. Bakalım neler olacak! Ya da olmayacak… Ben söyleyeyim.. Hazırlıklı olun! Hiç farketmemiş olduğunuz bir şeyi kavrayacaksınız.

Okumaya devam et

H & V 1 – Tıssss

Size Maria ile Marquez’ in masalını anlatmayı tercih ederdim… Napolyon ile Josephine’in. Kahlo ile Rivera’nın aşklarını anlatmak isterdim sizlere… Belki de. John Lennon ile Yoko Ono’ nunkini… Ama yok işte! Olamıyor! Bizler. Birilerinin. Ballandıra ballandıra anlatıp durduğu gibi.. Alice’in harikalar diyarında değiliz!.. Bu. Hasan ile Vakur’un bir hikayesi olacak.. Bizden. Bu topraklardan bir öykü… “Yok artık!” diyerek hayretlere düşülmesi gereken. Ama. Öte yandan. Hiç de hayrete düşülmeyen bir öykü… Bu, Hasan amca ile genç Vakur’ un öyküsü. “Hasta” ile “Vaka” nın!

Okumaya devam et

Eureka!

Karnınız aç. Cebiniz boş. Yolda yürürken. Bir torba domates tohumu buluyorsunuz. Sevinçten havalara uçuyorsunuz. Kaderim değişti. Artık karnım doyacak diyorsunuz. Yakınlarınıza haber veriyor. Açlık bitti! diye haykırıyorsunuz…!” Sonra. Tohumları torbadan çıkarıp. Bir betonun üstüne serpiyorsunuz. Ve domateslerin olmasını beklemeye başlıyorsunuz. Bekleyin bakalım. Domatesler ne zaman olacak! Olacak mı?

Okumaya devam et

Matematik 5 – Kubbe

 

Japon. Kubbenin altında. Sırtüstü yatıyor. Japon da bir hareket yok! Büyülenmiş gibi kubbeye bakmaya. Sayıklamaya. Devam ediyor… O japon. O. Bir mühendis. Hesap kitap bilir. Acaba diyorum. O kubbenin derinliklerinde kaybolmuş.  Bir hayal mi kuruyor. Yoksa. Kubbenin güzelliğine kapılıp. Bir pişmanlık mı duyuyor. ” Şu yılların çan eğrisine. Keşke kubbe eğrisi deseydik” diye mi düşünüyor…. Aslında. Benim de aklıma gelmedi değil. Denebilir.. Hiç kuşkusuz denirdi. Eğer ki…

Okumaya devam et

Ortak Akıl 4 – Meşveret Meclisi

Mesela. Kavramsal bir formül kurarsak. “OA = Ortak + Akıl” dersek. Ortak ve akıl! Topu topu iki sözcük. Bununla kavga ediyorlar.. Birileri bunu kullanmayı sürdürünce de. Büsbütün hırslanıyorlar.. Bunu bir inat sanıp. Ben de inatçıyımdır! deyip .. Kavgaya dalıyorlar. Bunu yapan da. “Düşünür”ler!…Doğrudan kavga etmese de. Bu kavrama takılan. Bu kavram hakkında. Atıp tutmayı seven. Bir düşünür de… Kim dersiniz!

Okumaya devam et

Ortak Akıl 2 – Ağustos Böcekleri

 

Sizlere garip gelebilir. Ama. Ben “ortak akıl” gibi. Olur olmaz kullanıla duran kavramlarla karşılaştığımda. Aklıma “ağustos böcekleri” gelir. “Değişmeyen tek şey değişimdir” ifadesi de böyle bir şeydir. “ Farklılıklar zenginliktir” deyişi de öyledir bence. Son zamanlarda da. Yeniden ortaya dökülen. “trajikomik” var. Daha da bir sürü böyle basmakalıp var. Düşünülmeden. Güzel söz edebilmek için kullanılan… Ayrıca. Birisi çıkıp da. Söze. “Bugünkü küreselleşme sürecinde…” diye başlarsa. “İşte yine…” diye mırıldanırım. Ve içimi bir bunaltı basarken de. Gözümün önünde. Ağustos böcekleri uçuşurlar….

Okumaya devam et

İmam’ın Hutbesi 3 – Karga Kondu!

 

Kargalar. Uçtular, uç tu lar, u ç t u l a a r.. Gidip o dala kondular. Ve başladılar gülmeye… Hay Allah! Karga da nereden çıktı? Konumuz başkaydı.. Konumuz üçgenlerdi. Öyle değil mi? İstanbul derslerinin toparlandığı üçgenler. Yetenek üçgenleri. “Olmak” derken. “Yapmak” derken. Ve sıra. Şimdi sıra son üçgene gelmişti: “Düşünmek” üçgeni. Oradan devam edeyim… İlk iki üçgende. Çok şey var. Ama. Bir şey eksik!

Okumaya devam et