Çataldaki Kurtlar

“Her siyasi parti, kendi yalanını yutarken ölür.” John Arbuthnot  (1667 – 1735) ( İskoç matematikçi, hekim ve yazar)

Sonuç olarak bir yolcuyuz. Bu yolculuğa. Kendi isteğimizle çıkmadık. Ama. Bir yoldayız. Hayat yolundayız… Bu yol düz bir yol değil. Çatalları var. Dikenleri var. Ve biz yolcular da. Dümdüz değiliz. Eğrilerimiz var. Doğrularımız var… Yolu bir şekilde görürsünüz. Eğer bir damla akıl varsa. Ama ya kendinizi! Bunu görür müsünüz acaba? İnanın bana. Bu hiç de kolay değil. İsterseniz. Sorun şimdi kendinize! Eğrimiyiz doğrumuyuz diye.. Bunu. Düşünerek bulamazsınız. Buna akıl da yetmez! Bunu bulabileceğiniz. Bunu anlayabileceğiniz. O da anlayabilirseniz eğer… Tek bir yer vardır. Sadece tek bir nokta!..

O nokta nedir derseniz… Öyle bir noktadır ki o! Sizi yakalar. Sizi çözer. İçinizi okur. Dışarı döker. O nokta aslında her an karşınıza çıkıverir. Ama o nokta. Yolunuza her çıktığında da. Sizi ele vermez. Nokta dediğimiz bu yer. Nokta dediğimiz bu an. Bir yol ayrımıdır. Yolların çatallaştığı yerlerdir. Ve o çatalla buluştuğumuz bir an’dır. Nasıl bir şeydir? Bu yol ayrımı derseniz.. Düşünün şimdi. Aslında hayat yolu. Bir ağ gibidir. Hayatın bir çok noktasında. Yol ayrımlarına rastlarsınız. Her an. Bir yol ayrımı ile yüz yüze gelirsiniz. Çünkü. Karar vermek zorunda kaldığınız her bir nokta. Tercih yapmaya zorlandığınız. Her bir an. Hayat yolculuğunuzda. Bir yol ayrımıdır….. 

Bazı yol ayrımlarında. Bir çatalda olduğunuzu. Farketmezsiniz bile. Belki kararları başkalarına terkettiğinizden. Belki de düşünmeyip. Alışkanlıklarla ilerlediğinizden. Her şey doğal akışında ilerliyormuş gibi gelir. Buraları. Hayatın yan yollarıdır. Buralarda rüzgarlar sert esmez.. Ama hayatın ana yollarında. Fırtınalar vardır. Hep vardır. Hava pusludur. “Kurtlar puslu havaları sever”. Rüzgarlar sizi. Oradan oraya savurur. Soğuk üşütür. Sıcak terletir. Yağmur ıslatır. Güneş yakar. Ve siz. Fırtınalı yol ayrımlarında. Bir çok güçlüklerle karşılaşırken. O  çatalda. İyisi ile. Kötüsü ile. Bir çok harami. Sizi bekleye durur. “İnsan, insanın kurdudur!” Kimileri yolunuzu gözler. Tuzak kurar. Kimileri. Kapanını kurup. Pusuya yatar.

Önünüzdeki çatal. Ne kadar çok ayrışmış ise. Ne kadar çok keskin ise. Yol da o kadar fırtınalıdır. Yol ayrımına doğru ilerlerken. Çatala doğru. İtilir. Veya çekilirsiniz. Ama yine de. Unutmayın ki. Her ne olursa olsun! İrade sizdedir. Ve akıl. O da sizdedir… İşte bu sebeple. Tam da bu noktada. Tüm bu baskıların altında. Atacağınız adım. Sizin. Doğru mu yoksa eğri mi olduğunuzu gösterir.

J.W. von Goethe der ki: “  Yetenek sessizlik içinde gelişir, karakter ise dünyanın fırtınaları arasında.”.. İşte. Karakteriniz bu fırtınada doğar. Bu yol ayrımında şekillenir. Belki cehennemin. Belki de cennetin kapıları. Tam da bu anda. Belki açılır. Belki de kapanır!

Yıllar öncesinde. Şevket Süreyya Aydemir’in. “Tek Adam” kitabını okurken. Sayfalar süren. Bir analiz çok dikkatimi çekmişti. Defalarca okudum o sayfaları. Ama o sıralarda. Pek bir anlam da verememiştim yazılanlara. O sayfalarda. Mustafa Kemal’in. Samsuna çıkma kararı öncesindeki. Bir kaç gecesi. Ve o geceler boyunca yaptığı. İç muhasebe anlatılıyordu uzun uzun… Yol ayrımındaydı Mustafa Kemal. Ya herşeyi oluruna bırakıp. Padişahın bir kulu olarak. Kendi hayatına dönecekti. Ya da. Anadoluya çıkıp. Vatanı için. Mücadeleye girecekti. İşte. Mustafa Kemal’in. “Bağımsız ve özgür” karakteri. O fırtınalı ortamın. Karanlık gecelerinde şekillendi.. Ve Türkiyenin de kader yolculuğu. O fırtınalı gecede başladı. Duyguları. Düşünceleri. Mantığı ve ruhu. Kasıp kavuran o gece. Değişen bir dünyada çöken bir dinsel-geleneksel imparatorluktan. Ve üstelik. Sevr’i imzalamış olan bir kalıntıdan. Yepyeni bir ulus. Yepyeni bir devlet doğdu…

Hiç birimiz Mustafa Kemal değiliz. Bunu biliyoruz. Hepimiz farklıyız. Her insan farklıdır. Ama her insan. Farklı şartlar altında. Böyle bir noktaya gelir. Öyle bir an ile yüzleşir… Görmediniz mi? Hiç mi farketmediniz? Mesela seçim günlerinde. Bazan bunu. Birileri. Bir parçayı içine alarak yapar. Kimileri de kendisini. Mesela bir parçaya yamayarak yapar. Kimileri ise. Sade bir vatandaş olarak. Tek bir oy ile yapar. Böylesi keskin yol ayrımlarının. Sert fırtınalarında. Kendimizden kaçış yoktur. O noktada. O an’da. Ne isek o ortaya çıkar.

Eğrimiyiz? Doğru muyuz?

Seçtiğinize bakacaksınız. Kimlerle kolkola olduğunuza. Kimlerle aynı çerçeve içine yerleştiğinize bakacaksınız. Sözlerinizin kime yaradığına. Davranışlarınızın nerelere su taşıdığına bakacaksınız.

Eğrimiyiz? Doğru muyuz? Anlamak istiyorsanız eğer. Bunlara bakacaksınız

İşte tam da orada. O anda.

Karakterinizi göreceksiniz!

Yorum bırakın