Bu hayatta. İyilik de var. Kötülük de var! Einstein. İyilik kötülük ayrımına. Dikkat çekmiş. Ama İyilik ve kötülüğün. Tüm canlılar arasında. Sadece insana ait bir özellik olduğuna dair. Dikkat çeken. Pek kimse yok!
Okumaya devam ediniz >>
‘Ekolojik ütopyalar’ derneği var. ‘Birleşmiş Milletler, Irk Ayrımcılığının Önlenmesi Komitesi’ de var. ‘Posta güvercini uçuranlar’ derneği bile var… Ama mesela. “İyileri koruma derneği” yok! Olsa ne olur sanki! der gibisiniz galiba… Haklısınız. Görmüyoruz muyuz? Kırk yılda bir. Birisi. Birileri çıkıp da. Bir iyilik hareketi yapınca. Büyük olay oluyor. Çok çok özel oluyor. Hiç de beklenmeyen. Görülemeyen bir şeymiş gibi oluyor. Filmleri yapılıp. Hikayeleri yazılıyor… Ama. İyilik örneğini oluşturan. Başlatan kişi. İyi niyetli. Samimi olsa da. Öte yanda. Öyle bir başka. Grup var ki. Onlar. Sistemin çarklarını kullanıp.. İyilik hareketi üzerinden bile. Para. Servet. Statü sahibi olmak için. Çabalıyorlar… Sahip oluyorlar da! Sonrasında ise. Sonrasında. Bu iyilik. Bu hareket. Unutulup gidiyor. Hiç bir iz bırakmadan.. İnsanlık bu halde!
‘Milletlerarası Ahvali Şahsiye Komisyonu’ yok mu? Var! ‘Temsil Edilmeyen Milletler ve Halklar Organizasyonu’ da var! Hatta. ‘Angora tavşanı seven şoförler’ derneği bile var. Ama “Kötüler Platformu” yok! Var mı… Ben rastlamadım. Olsa iyi olurdu! Onlar da tanırlardı kendilerini. Ama zaten. Gerek de yok. Dünya üzerinde. O kadar çok kötü. O kadar çok kötülük var ki. Kötülük yapmak için. O kadar çok model. O kadar metot var ki! Sanki “şeytanla bir protokol ” yapılmış gibi!.. Bu dünyada. Tarihte ve günümüzde. Kötülük konusunda. Öyle büyük “üstadlar” var ki! Bu üstad’ların bazıları. Kötülük konusunda. Başlı başına. Bir kurum gibi çalışıyor zaten. Şeytanın hatırını kıramıyor onlar! “Şeytan ona uymamız için yalvarıyor. Peki biz çok iyi insanlar olduğumuz için mi kıramıyoruz?” diye sorar Aldous Huxley.
Şeytanın hatırı. Neden kırılamaz? Şeytan neden küstürülemez? Bilemem. Üstadlara sormak lazım! Ama liyakat konusuna gelirsek! Dünya öyle bir yer oldu ki! İnsanlık. Öyle bir hale düştü ki! Sorma gitsin! “Binbir yetenek” var. Bu üstadlarda. Ne arasan bulursun! Hepsi bunlarda…
Çıkarcılık, hilekarlık, aldatıcılık var bu üstadlarda! Yani “Makyavelizm”. Acımasızlık, duygusuzluk var onlarda! Yani “Psikopati”. Kibir, gösterişçilik var onlarda. Yani “Narsizm”. Ve zulüm. Ve aşağılama, hakaret. Ve acı çektirme … Yani “Sadizm” de var onlarda. Üstadlar dört dörtlük! Ve. Tüm bunları gizleyen. Bunları ötekilerin sırtına yükleyen . “Yalancılık” da onlarda… Daha ne olsun! Psikoloji biliminin tanımıyla. “Karanlık dörtlü” ele geçirmiş bu üstadları. “Kötülük Efendileri” var iken. Ne gerek var. Kötülük derneği kurmaya. Kötülük platformuna…
Her neyse. Ne bileyim. Olup bitenlere bakınca da. Bir tuhaflık var bu işte! Bir yanlışlık! Mı desem… Kötülüklere gözünü kapayanlar! Kötülerin peşinden sürüklenenler! Kötülere tutunanlar! Kötülere tapınanlar… Tüm bunları görünce de.. Sanki insanlık. Mutlu olmak istemiyormuş gibi!.. Geliyor bana. Yoksa diyorum. André Gide’ in tespiti geçerli mi? “Kendi kendinin mutluluğuna engel olma yolunda, insan fevkalade beceriklidir” demişti ya… Belki de. Kim bilir.. İngiliz yazar, Maugham haklıdır… “Dünyada herkese yetecek kadar mutluluk yok” diye düşünen…
Ya ikisi de haklıysa!
Devamı gelecek >>
Önceki yazı : Pandemi 2 – Bu insanlığın derdi ne?
İzleyen yazı : Pandemi 4 –