Yöneticinin işi gerçekten de bir muammadır. Yani gizemli.
Bir iş olarak yöneticilik yapılıp yapılmadığını kavramak hiç de kolay değildir. İster bir şirketi yönetsin, ister bir devleti, isterse de köşebaşındaki bakkalı. Neyi yönetirse yönetsin. Bilinen tek şey var: yöneticinin yönetip yönetmediği sonuçlarda belli olur. Bunun başkaca bir yolu görünmüyor. Başlanması gereken nokta burasıdır. Yani bir yönetici, eğer uzunca bir süre sonunda hala sonuç alamıyorsa, beklenen sonuçlarla ilgili iyiye doğru bir gidiş yok ise, bunun anlamı iyi yönetemediğidir. Ya da yöneticilik işini yapamadığı. Zaten, herkes de yönetici olamaz ki!
Okumaya devam et –>
Yöneticiyi anlamak istiyorsak, bakılacak yer bellidir: “sonuçlar”. Sonuç aldı mı? Almadı mı? Sonuç alıyorsa, nasıl aldı? Alamıyorsa, neden alamadı? Yönetici ile ilgili herşey öncelikle sonuçlar etrafında döner. Yöneticiyi tanımak istiyor isek, en temelde sonuçlara bakacağız. Sonuçlar karşısındaki duruşunu izleyeceğiz. Ve sonuçlardan yola çıkacağız.
Yönetimdeki iş sonuçları, kimyadaki turnusol gibidir. Hani şu, bir çözeltinin, asit mi yoksa baz mı olduğunu ayırdeden boya var ya. İşte o! Aynı şekilde, sonuçlar da bir topluluğun iyi mi yoksa kötü mü yönetildiğini gösterir. Tek fark, turnusol kağıdı çözeltiye batırılır batırılmaz, hemen renk verirken, yönetsel sonuçları anlamak için biraz daha fazla süre tanıma gerekliliğidir. Ne de olsa ekilen tohum hemen meyvasını vermez. Ama, öte yandan da bilinmelidir ki, turnusol kağıdı, mavi veya kırmızı, çok açık olarak renk verirken, yöneticiler ve etrafındakiler, sonuçları eğip bükerek, onu farklı farklı renklerde görme ve gösterme yoluna gidebilirler. Belki bir de, farklılık olarak, turnusolun kuzukulağı bitkisinden, sonuçların ise sayılardan türediğini eklemek gerekir.
Şimdi, yöneticinin sonuçlarla olan ilişkisine bir bakalım. Yönetici, işin başına gelir. Belirli bir süre geçer. Sonuçlar şekillenmeye başlar. Ortaya çıkan tablo iyi ya da kötü olacaktır.
Sonuçlar kötü ise, yönetim yönetemiyor demektir. Bu açıktır. Ama dikkat! Bu durum kolay kolay kabullenilmeyebilir. Zorlama yorumlarla konular saptırılabilir. Kötü sonuçlarla yan yana görünmemek için bir sürü bahaneler uydurulur. Bu “devekuşu” durumudur. Yönetici kafasını kuma gömmüştür. Tabii etrafındakiler de. Bu arada, yönetimi çevreleyenlerin “üç maymun“u oynamayı tercih ettiklerine de rastlanmıyor değildir. Yani, “görmüyorum, duymuyorum, konuşmuyorum” oyunu. Ama boşuna bir çabadır bu! Sonuçlardan kaçılmaz. Sonuçlar görünür. Sonuçlar gerçeklerdir. Heryerde. Sporda, politikada, bilimde. Gerçeği ne kadar eğip bükseniz de, kaçamazsınız sonuçlardan. Yönetim kaçtıkça,sonuçlar kovalar. Sonuçlar bırakmaz yöneticinin peşini.
Bir yerde sonuç yok ise yönetici de yok demektir. Yanlış anlaşılmasın. Yönetici ünvanları, yönetici odaları ve arabaları yoktur demiyorum. Onlar vardır. Ve birileri de bunları kullanıyordur. Yöneticiyim diye. Yönetici korumaları da vardır. Alkışcıları da. Etrafı hep doludur yöneticinin. Ama, organizasyon yönetilmiyordur. Ve yönetici, yönetemediğini farkettikçe, tüm bu ünvanlar, arabalar, korumalar, giderek, birer sığınak olacaktır yönetim için. Saklanılan birer sığınak.
Bu, karşılaşılabilecek durumlardan ilkidir. “Yönetici var ama yönetim yok.“
Peki ya, organizasyonda sonuçların iyiye gittiğini görürsek, bakın işte o zaman konu daha da ilginç hale gelir.
>> Devamı gelecek
Önceki yazı : Simitçi simit satar,Yönetici ne yapar?