Şimdi. O Red Kit’ i bir kenara koyun. Ama atmayın. Sonra yine okursunuz. İhtiyacınız olacak. Rahatlamak için… Biz de “nokta”ya dönelim. Aslında her şey nokta ile başlar. Nokta, doğru olur. Doğru, kare olur. Kare, küb olur… Nokta, eğri olur. Eğri, daire olur. Daire, küre olur. Böyle gider. Her şey nokta ile başlar. Tek bir nokta ile… Zaten. Dünya dediğin şey de. Evrende bir noktadan başka nedir ki?
Okumaya devam ediniz >>
Ekranlardaki. İşte o tek bir nokta. İki “değişken” arasındaki ilişkiyi gösterir. O noktada. Bazan bir buğday tanesi. Bazan bir hasta. Bazan bir rüzgar gücü. Bazan bir şehit var… O tek bir noktaya saygı duy. Yazıp geçme! Çizip geçme! Bakıp da geçme!… Bi’ dur! Ve anla onu!
İki doğru arasında. Bir nokta. Mesela. Bir eksende. Yatay olanında “zaman”. Zamanın birimi. “Gün” olsun. Ama unutma. Saat de olabilirdi. Hafta da olabilirdi… Diğer eksendeki. Mesela. Bir pastacının. Tuttuğu kayıtlarla ilgili. Satılan “Pasta sayısı” olsun. Birimi de. “Adet” ise eğer. Bu durumda. Mesela 6. günde. 839 pastanın. Satılmış olduğunu anlarız…Her ayrı gün için. Pasta noktaları. Bir bir. Yan yana koyulduğu zaman da. Bir çizgi. Matematik dilinde ifade edersek. Bir “eğri” çıkar. Pasta satışlarındaki değişimi. Gösteren bir eğri. Bunun bir de “denklem”i. Yani matematik ifadesi var. Ama onu bir tarafa bırakalım. Yine, yeni yeni kavramlara açılmayalım..
Doğal olarak. Ekranlarda. Tüm bunlar anlatılmıyor. Gerek de olmayabilir. Söylenenler. Daha çok. Sonuçta ortaya çıkan. Bir çizgi yani eğri ile ilgili… Ne konuşulabilir ekranlarda. Bir ikisini sayayım bari. Biri çıkar, “Bu bir eksponansiyel artış” der. Bir diğeri atılıp, “Yok canım! Bu olsa olsa. Geometrik yükselme!” diye haykırır. Bu arada. Köşede. Sakin sakin izleyen biri de. Mırıldanır kendi kendine, “Aslında logaritmik bir gidiş bu! Ama neyse!”. Bunlarla. Kafası iyice allak bullak olan biri. Dayanamaz, “Yahu görmüyor musunuz! Sayılar katlanıyor. Katlamalı artış bu”…. Her kafadan bir ses! Eksponansyel ne? Geometrik ne? Logaritmik de ne oluyor?.. Anlayabildiğimiz bir şey var. O da “Artış”. Anlıyoruz ki. Satılan pasta sayısı artıyor.
Ama bu yetmez! Bu bilgi. Sayının artması bilgisi. Tek başına ne işe yarar ki!.. Ne yapılabilir bu bilgi ile? Pastacı soracak kendisine. Bu pastaları kimler aldı? Hangi yaş? Hangi gelir düzeyi? Bu pastalar hangi bölgede satıldı? Ne kadarı sipariş? Ne kadarı stoktan?….. Pastacı soracak ki. Önünü görebilsin! Bilgi ucundan gösterilmez. Bilgi yalnız değildir. Keyfimize göre. Tek bir bilgiyi alıp da. Bu da size yeter diyerek. Süs diye gösteremeyiz. Bilgi dediğimiz. Bir amaca hizmet eder. Kullanılıp. Faydalı olur. Bilgi! Bir işe yarar. Hayatı iyileştirmek için. Beşbin yıl önce. Sümerlerin yaptığı gibi.… Bilgi. Hayatı anlatır bizlere. Üç bin yıl öncesinde. Ege kıyısındaki atalarımızın düşündüğü gibi. …
Şimdi. Durduğumuz bu noktadan. Biraz öteye gidecek olsak. Karşımıza. En başta. İktisat hocamın söz edip de. Eğrisini çizemediği. “Fonksiyonlar” çıkacak. Ama. Düşünüyorum da. Ekranlardaki kardeşlerim. Sizler! Burada Durrr’unn! Sizler oradan çıkamazsınız. Çünkü oraya giremezsiniz bile. Eğer ki. En basitiyle. En temel şekilde bile olsa. Bir matematik zihin yok ise. En iyisi susmak! Sayılarla gösterişi bırakmak!
Ama. Şu kadarını. Sana bir sır olarak vereyim. Kırlara çık. Git çayırlara. Bir yonca kopar. İstersen bir papatya. Bir gelincik. Ne olursa olsun… Bir yaprak seç. İster çınar yaprağı. İster bir meşenin. Isterse de. Bir incir ağacının yaprağı. Hiç farketmez! Ne seçersen seç. İşte o çiçeğin. O yaprağın. Bir “fonksiyon” u vardır. Onun denklemini. Sayılarla yazar. Ve şeklini. Eğrilerle çizebilirsin. Ben yapmıştım!… Yani tabiatın bir matematiği vardır. Pi sayısı. e sayısı. Altın oran. Fibonacci sayısı…
Bunu “arılar“ bilir. Sen de öğren! Yiyecek arayan arılar. En kısa yolu. En kısa zamanda bulma problemini. Her gün çözer. Arılar En az malzeme ile petek yapmak. Birim alanı kayıpsız kullanmak için. Peteklerini yaparken. “Altıgen” şeklini kullanırlar. Petek gözeneklerini de. Tam tamına 70 derece 30 dakika açıda yaparlar… Bunu “cır cır böceği” bilir! Sen de öğren! Cır cır böceğinin seslerini dinlersen. Hava sıcaklığını bulursun. İşte formül: (T = 0,3.N + 40). T, Fahrenheit cinsinden ısı. N de böceklerin ses frekansı… Bunu “Papatyalar” bilir. Sen de öğren! Papatyalar büyürken. Her dal “Fibonacci” serisine uyarak yükselir… Bir sabun köpüğü bile. Matematikle davranır. Bir sabun köpüğü bile. Eğilip büzülüp. Mükemmel bir “küre” olmaya çalışır!..
En sonunda. Şunu da söylemeli miyim acaba?.. Bunu. Eşekler dahi bilir. Her eşek. Yokuşta, % 7 eğimin üstüne çıkmaz. En uygun güzergahı belirler. Oradan gider.
Sen de öğren!
Devamı gelecek >>
Önceki yazı : Matematik 2 – Kartezyen
İzleyen yazı : Matematik 4 –
Halukçuğum, çok güzel bir yazı. Ellerine sağlık.
Turgut
BeğenBeğen