Başkan 2 : Kendisini Kayırma

 

Doğrusu bu ya. Neyin başı olursanız olun. Hiç farketmez. Başkan olmak için. İkisi de gerekir. Kişilik ve yetenek. Biri bile yoksa. Sadece biri. Bilin ki. Birşeyler ters gider. Sonra. Dönüp de sormayın . ” Ne oldu bize böyle?” diye. Olan olacaktır. Ergeç. Yani. Bunlardan biri bile yoksa. Önce başkan aksar. Hafiften. Sonra da yönetimi. Ağırdan. Sonunda da kurum. İşler yürümez yani. Ya itibar düşer. Ya sonuç alınamaz. Ya da her ikisi birden. Baş olmak böyle bir şeydir. Başkanlık da böyle bir yer. Nasıl dersen…

Okumaya devam ediniz >>

Bir başkan. Kişiliği ile. Gösterdiği davranışlar. Ve kullandığı sözcüklerle. Kurduğu ilişkilerle. Kurumu temsil eder. Kurumun kültürünü derinleştirir. Kurumun itibarını yükseltir. Ve örnek olur. İzleyenlere. Sonrakilere. Bir başkan. Yetenekleri ile de. Becerileri. Birikimleri. Tecrübesi ile de. Sonuç alınmasını sağlar. Başarıyı getirir yani. Adım adım.

Kişilik ve yetenek. Bu ikisini bir arada ele alırsak. Buna “Liyakat” diyebiliriz. Yani “layık olmak”. Başkanlığa. Peki. Şimdi durum nasıl? Yani bugün. Herkes yerine layık mı? Dünyada. Orada burada. Layık olanlar mı oturuyor? Onca koltukta.

Bilmem ki! Böyle değilmiş gibi görünüyor. Liyakat uçmuş gitmiş gibi. Adı bile anılmıyor. Anılsa bile anlaşılmıyor. Peki. Yerine bir şey kondu mu?  “Adam kayırma” diyebiliriz. En başta da “kendini kayırma”. Yani hiç de layık olmadığı yerlere gözünü dikme. Aday olabilme. Sonra da gelip oturma. Bunun. Organizasyonun türü ile de bir ilgisi yok. İster ticari şirket. İsterse de ticari olmayanı. Farketmiyor. Her ikisinde de var. Kendini kayırma. Ama. Metotlar farklı. Ticari olmayanlarda. Vaatler. Ve seçim oyunları. Her türlüsü. Ticari olanlarda. Rakipleri dışarı itme. Temizleme. Altındakini, yanındakini. Ve yukarıya. Yaltaklanma diyeceğim de. Acaba ağır mı kaçar? Şöyle söyleyelim. Yukarılara, “benim sözümü dinler. Benim dediğimi yapar …” diye düşündürtme. Yaranma. Ve gösteriş oyunlarıyla. Peki.Sonuç ne?. Her durumda. Kaybeden kurumlar. Devlet. Şirket. Kulüp. Parti. Okul… Çaresi var mı? Oyunu bozmanın. Var tabii ki! Ticari olmayanlarda. Seçicilerin olgunluk seviyesi. Kendi akıllarıyla düşünebilmeleri yani.  Ticarilerde ise. Yukardakilerin bilinç düzeyi. En başta da işin sahibinin. Yoksa ne oluyor?  Bu sahte oyun sürüp gidiyor. Tükenişe kadar.

Temelde. Sorun bu. Layık olmadığı yer için. Kendini kayırma. Vallahi düşünüyorum da. Aslında. İyi cesaret!

Çünkü. Layık olmadığın yerde isen. Bil ki. Diken üstündesin. Gün gelecek. O dikenler sana acı verecektir. Ve sen. Oyundan oyuna koşmak zorunda kalacaksın. Ama. Belki. Kimileri. Az kişi de olsa. Bazıları. Zaman içinde. Bunu görüyorr. Anlıyor. Çapının, koltuğa küçük geldiğini. Çapsızlığını. Farkediyor. Ve kendiliğinden. Ve usulüyle bırakıyor koltuğu. Bu gidiş. Onurlu bir veda. Yara açmıyor. En çok, en çok. Bir zaman kaybı oluyor. Kurum için.

Ama. Çoğu zaman. Olan bu değildir. O koltuk öyle bir yerdir ki! O koltuğa oturan. Çoğunluk. Çapsızlığını sorgulamaz bile. Farketmez. Bir kez oturdumu da. Koltuk çeker. Koltuk hoş gelir. Sonra. Koltuğa yapışıverir. Ve sonra. Yetenek yetmeyince de. Sallanır hafiften. Koltuğa tutunur önce. Her sallantıda biraz daha fazla. “Neden?” diye sorsa da. Sebebi kendinde aramaz. Dışardan mazeretler. İçerden bahaneler. Mazlumluk. Mağdurluk. Derken. An gelir. Baktı ki yuvarlanacak. İşte o zaman. Aldatma başlar. Bin bir türlüsü. “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar” derler ya. Aldatanın mumu biraz daha uzun sürebilir. Ama. Sonunda o da söner. Abraham Lincoln‘ un dediği gibi: “Herkesi bir defa aldatabilirsiniz; Bazılarını her zaman aldatabilirsiniz. Ama herkesi her zaman aldatamazsınız“. Bu durumdan kurtulmanın tek yolu. Kendinin farkına varmaktır. Burada da karşımıza Ahmet Mithat Efendi çıkar. Şiirinde ” Sen seni bil, sen seni…” diye yazan. Ya da Sokrates. Asırlar öncesinden, “Kendin, kendini tanı” diyen. Bilginin ve bilme’nin kendini bilmekle başladığını söyleyen.

Sonuç olarak. Hem. Yerine layık değilsen eğer. Hem de. Kendini kayırıyorsan. Ve üstelik. Bir de. Kendinin farkında değilsen. Ben sana ne diyeyim!

Kötü gidersin. Kötü. Tükenirsin. Tüketirsin. Kitap böyle yazıyor.

Ve daha neler, neler!

 

Devamı gelecek >>

Önceki yazı: Başkan 1 : Koltuk

İzleyen Yazı : Başkan 3 : Gönüllü Kulluk

 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s