Yabancı 4 : Suikast

Insan, doğanın tek hatasıdır / W.S.Gilbert (1836 -1911. İngiliz oyun yazarı)

Orayı burayı kurcalayıp. Bu kadar gayret gösterdiğine göre. Kedinin kavrayamadığı bir şeyler olduğu apaçık ortadaydı. Benim anlamak istediğim ise. Onun neleri anlamadığıydı. Neydi bunlar acaba, diye sordum kendi kendime. Düşünmeye başlayıp, diğer kedileri de izleyince.  Kedilerin de bir dünyaları olduğunu farkettim! Ve ayrıca anladım ki. Onlar, insandan farklı olarak, hep doğanın içindeydi. Doğal bir hayattı onlarınki..  Bugüne bakınca. Hala da öyleler! Peki ya insanlar! Onlar ne durumda?

Okumaya devam et

Yabancı 3 – Cam

“İnsanlık dışında hiçbirşey gülünç değildir” Henry Bergson Fransız filozof (1859 – 1941)

Sonunda anladım ki. Bu duygunun, sevme duygusunun içine. Bir damla bile. Bir beklenti, bir sahiplenme hissi karışırsa.. O duygu, sevgi olmaktan çıkıyor.  Sahteleşiyor… Bu belki de, İç dünyamdaki, en büyük bir keşifti…

Ama, kaşifliğim burada kalmadı…!

Okumaya devam et

Yaprak 4 – Baş Yaprak!

İnsanlar yüksek mevkilere ulaştıkça tanrılaştıklarını zannederler, düştükleri zaman insanlıklarının da elden gittiğini görürler.Sokrates (MÖ.469 – MÖ.399 / Antik Yunan filozofu)

Muzipçe bir ifadeyle… “Yani öyle bir yazmışsın ki! Sanki yaprak senden daha akıllı”…. diye söyledi. Bir arkadaşım. Telefon ederek… Ve. Ben de düşünmeye başladım tabii ki… Beni. Söylenen her şeyi yapan biri sanmayın. Mantığım onaylayıp. Duygularım beni ikna etmedikçe. Yapmam… Ama. Söylenen her şeye kulak veririm. Bu tuhaf görünen soruya da. Kulak verdim. Düşünmeye başladım. “Yaprak benden akıllı mı?” diye..

Ne dersiniz?

Okumaya devam et

Hasan ile Vakur 8 – Mal

– İnsan “tuhaf” bir yaratık. Çok tuhaf bir canlı türü. Çünkü kendisini reddediyor! Daha da garip olan. Kendisini reddettiğinin farkında bile değil.. Tarih boyunca belki de. Bunu en iyi. En açık ifade eden. Albert Camus’ olmuştur. Yıl 1950 ler. “İnsan, ‘Neyse o oImayı’ reddeden tek yaratıktır” der Camus. Anladın mı?

Okumaya devam et

Bir Mıh

Birlikte yaşamak zorundayız. Ama beceremiyoruz. Bin yıllardan beri. Çok şeyler düşünmüşüz. Çok şeyler yapmışız. İnsanlık olarak. İnsanlık adına. Bir yandan, “Gerçek olan tek yarış, insanlık yarışıdır”. Deyip yola çıkmak. Sonrasında. Onlarca defa “İnsan hakları” belgesi hazırlamak. Ardından da. Birbirini itip kakmak. Sormadan geçemiyorum. Binlerce kural mı yazmak gerekiyordu? İnsan olmak için.

Okumaya devam et

Yönetiminherşeyi 6 – Yerçekimi

 

Herşey gökyüzüne doğru yükseliverdi. Böcekler, karıncalar, kediler. Elma bile yükseldi. Newton’ un elma’sı. Yere düşmesi gerekmez miydi? Havalanıverdi. Birçok şey. Hepsi yerinden oynadı. Formül dağıldı anlaşılan. F= g.(m1.m2/r2). Yani “yerçekimi” . Görmüyorduk. Ama vardı. Güçlüydü. O yokoldu. Herşey bir yana dağıldı. Yerçekimi. Bu fiziksel bir çekim. Madde ile ilgili. Ağırlıkla. Peki ya duygular. Onlar da uçtu mu boşluğa? Onlarla ilgili bir çekim var mı acaba? Organizasyonlarda mesela. İnsanları bir arada tutan bir güç. Var mı? İnsanları. Organizasyona çeken. Tutan. Ama insani. Kesintisiz. Var mı? Kurallar? Hayır! Kontrol? Hiç te değil! Otorite? Asla! Korku? Güldürmeyin! Para, ünvan? Kandırmayın. Başka? Sözü uzatmayayım! Var aslında. Ama görülmüyor. Hem de yanıbaşımızda. Kültür. O yoksa. Hiçbirşey yokBasitçe söylersekBirlik istiyorsan. İnsanlar arasında. Önce kültürü yönet. Yoksa..Saçılıverirler sağa sola. İnsanlar. Tutamazsın.