Spor eğlencedir

 

sirk

 

Bir spor kulübü nasıl yönetilmelidir?

Bu soruyu cevaplamak için, spor sektörünün nasıl bir iş alanı olduğunu anlamak gerekiyor. Evet, bir spor kulübünün “ esas iş “’ i nedir? Yani, klüp yöneticileri, özünde, neyi yönetmelidirler? Yanlış şeyleri yönetiyor olmasınlar?

okumaya devam et –>

İşin izini sürmek için şu soruyu soralım: Bu iş, her nasıl bir iş ise, kimin için yapılıyor? Oyuncular, antrenörler için mi? Yoksa, sponsorlar reklam yapsın diye mi? Kim için olacak! Tabii ki seyirci için. Sektörün dinamosu seyirci. O zaman onun ne beklediğini anlamak gerekiyor. Evet, seyirci ne istiyor? Herhalde, ilk aklına gelen, mağazalara koşup, forma almak değil! Stada reklam panolarını seyretmeye de gitmiyordur sanırım! Seyircinin beklentisi daha doğal. Seyirci heyecan bekliyor. Sevinmek istiyor, başarıyı yaşamak istiyor. Tabii bazen de üzülüyor, öfkeleniyor, kızıyor… Sonuçta, oyun boyunca çok değişik duygulardan geçiyor. Bazan sürpriz, bazan heyecan, biraz nostalji ve çokça eğlence. Bu duyguları yaşayarak mutlu oluyor. Beklentisi bu.

Basitçe düşünürsek, spordan beklenen, işte bu duygusal tatmini verebilmektir. Bunu veremediğiniz anda sistem tıkanacaktır, tekleyecektir, çalışmayacaktır. Reklam panoları çöldeki kaktüsler gibi olacaktır. Mağazalar ise ıssız birer tapınak.

Anlasanıza, seyirci duygularını yaşamak istiyor.

Bu nasıl sağlanır? Bunun yolu, duygusal bir atmosfer yaratmak, bu atmosferi insanlara sunmak ve insanları etkilemektir. Bu bir iş mi? Bir sektör mü? Hiç kuşkusuz evet! Bu faaliyet alanının adı “Gösteri işi “ dir (Show Business). Buna “eğlence” ( Entertainment) işi de denilebilir. Ve bugünün spor organizasyonlarında esas iş budur. Sportif başarılar tabii ki bir ihtiyaçtır. Hem ödül getirir hem de duygusal bağlılıkları güçlendirir. Ama, sporun, evrile evrile, bugün geldiği noktada, spor oyunları, iyiden iyiye, bir araç haline gelmiştir. Gösteri işinin bir aracı. Ticaret ise bir sonuç olmaktan öteye gidemez. Sportif gösterinin sonucu. Gösterisini bitiren sokak çalgıcısının şapkasını uzatıp para toplaması gibi bir şey.

Kulüp yöneticilerinin yönetmeyi bildiklerini varsayalım. Ne de olsa çoğu, işadamı ve girişimci. Peki ama , neyi yönettiklerinin farkındalar mı?

Sporu bilmekle övünebilirler. Ya da mağazalarda, forma satışlarının artışıyla gurur duyabilirler. Harcamaları azaltıp, borçları erittiklerini iddia edebilirler. Yeni stadlar inşa edip, yeni yatırımlar peşinde koşabilirler. Hepsi güzel! Ama işin özünde, spor kulübü yöneticileri, farkında olsalar da olmasalar da, paradan ve spordan önce, bir gösteri işinin içindedirler. Bundan uzak kalamazlar.

Avrupa kupası kazanıldığında, şaşırıp sevinmeyi unutanlara; Bir yılda, üç kupa birden kaldırıp da, nasıl eğleneceğini bilemeyenlere; birkaç oyun kaybedince de, ya ortadan kaybolan ya da kendisini kaybedenlere gösteri işi nasıl anlatılır ki? Kolay değil.

Gösteri ya da eğlence denince, tabii ki, yönetici ağırlığı takınıp da, bunu bir hokkabazlık olarak yaftalamamak gerekiyor. Bu bir iş. Örneğin Walt Disney, bir asırdır bu işi yapıyor. 180 bin çalışanıyla .

Gösteri , temelde iletişim demek. Etki yaratmak demek. Duyguları bastırmak değil, duygulara yol açmak demek. Heyecanı boğmak değil, coşturmak demek. Motivasyon demek. Bu iş duyguları paylaşmak ve duyguların tadını çıkarmakla ilgili bir iş. Sporda gösteri işi, bin, onbin, yüzbin değil, milyonlarca insanla sürekli düşünce ve duygu bağı kurmak demek. Bu kendiliğinden mi olur sanıyoruz? Olmuyor! İyi sonuçları da kötü sonuçları da zerafetle kabullenme kişiliğine ve gösterinin bir parçası yapma yeteneğine sahip değilseniz, bu iş yürümüyor.

Günümüzde, bir spor kulübünde yönetici misiniz? Siz, herşeyden önce, bir gösteriyi yönetiyorsunuz. Oynayan da seyreden de eğlenmeli bu oyunda; Keyif almalı bu gösteriden.

Ama, eğer iyi yönetimi arıyorsak, hepsi bu kadar değil. Bir de kulübün kendisi var. Evet, esas iş bir gösteri! Ama , orada akrobatlar, sihirbazlar ve cambazlar yok. Yoksa var mı? Hani, kimi zaman şeref locasında bile, birbirinin sırtına tırmanarak sevinenleri görünce…Orada, palyaçolar, trapezciler, ateş yutucular  gösteri yapmıyor. Sonuçta, orası bir kulüp. Geçici ve gezici bir sirk değil! Bir spor kulübü. İş kadar, işin yapıldığı kurumu da anlamak gerekiyor yönetebilmek için.

Bir spor kulübü nasıl bir organizasyondur? Bürokratik bir“makina” mı? Denetlenip disiplin altında tutulmak istenen. Yoksa, “canlı” bir organizma mı? Kişiliği ve kimliği olan.

Iyi yönetim bu sorunun içinde.

>> devamı gelecek

Önceki yazı : Topa hükmetmek için

 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s