Yönetemeyenler 5 –  Çıkmaz Sokak

Nereye gittiğinizi bilmiyorsanız, ne yaptığınızın da önemi yoktur

Lewis Caroll (1832 – 1898)

Yönetici. Her şeyden önce. Bir düşünürdür. Yönetici, bir “konuşan” değil! Bir “yapan” değil. Öncelikle. Bir “düşünen” dir! Düşünmesini bilmeyen. Düşünmesini beceremeyen. Yönetici olamaz! Evet. Yönetici düşünür ama. Öte yandan. Yöneticiyi yönetici yapan. Düşünüyor olması değildir! Yöneticiyi yönetici yapan. Neyi düşündüğü. Düşüncelerini hangi amaç doğrultusunda kullandığı. Düşüncelerinin odağına. Neyi yerleştirdiğidir!.. Nedir bu derseniz eğer…

Okumaya devam et

Eureka!

Karnınız aç. Cebiniz boş. Yolda yürürken. Bir torba domates tohumu buluyorsunuz. Sevinçten havalara uçuyorsunuz. Kaderim değişti. Artık karnım doyacak diyorsunuz. Yakınlarınıza haber veriyor. Açlık bitti! diye haykırıyorsunuz…!” Sonra. Tohumları torbadan çıkarıp. Bir betonun üstüne serpiyorsunuz. Ve domateslerin olmasını beklemeye başlıyorsunuz. Bekleyin bakalım. Domatesler ne zaman olacak! Olacak mı?

Okumaya devam et

Yönetiminherşeyi 9 – Flüt

Tek göz bantlı. Siyah. Ayağın teki tahtadan. Kolların biri. Kanca. Kaptanlığa yükselmek kolay mı? O bir kaptan. Kalyon kaptanı. Üst yönetici. Sert bakışlarla güverteyi süzüyor. Güvertenin iki yanında. Forsalar kürek çekiyorlar. Köleler. Ayaklarından zincirli. Başlarında eli kırbaçlılar. Motivatörler diyelim mi? Direklerin birinin üstünde. Bir tayfa. Uzakları gözlüyor. Planlamacı. “Kara göründüüü!” diye bağıran. Hepsi bu değil. Bir kişi daha var. O pek farkedilmez. Ama vardır. Çıkardığı sesten biliriz. Bir tür davul sesi. Tempolu …bum..bum..bum.. Ritmik. Yunanlılar flüt kullanırmış. Davul yerine. Kürekçiler için. Kürekler, aynı anda kalksın. İnsin. Çekilsin diye. Aynı anda. Hep birlikte. Yani. Koordinasyon. Bazan dörtbin kürekçi için. Kolay mı? Flütçü yoksa. Kalyon ilerlemez. Yalpalar. Sağa sola.

Basitçe söylersek: İş var. İşbölümü var. Lider. Plan. Onlar da var. Amaç da. Motivasyon da. Hepsi var. Ama. Koordinasyon yoksa eğer. Gemi ilerlemez. Döner durur. Boşuna çaba!

 

Yönetiminherşeyi 8 – Lokma

 

Bir lokma. Atarız ağzımıza. Çiğneriz. Sonrasında. Neler olur neler! Önce. Tükürük salgıları. Hamur gibi yoğurur lokmayı. Ardından. Yemek borusundan yolculuk. Ve mideye iniş. Midede. Asitli su ve enzim banyosu. Sonra üç metrelik bir yolculuk. İnce bağırsakta. Lokma besin olur. Her besin kimyevi maddelere ayrılır. Çeperlerden emilir. Kana karışır. Her madde işe yarayacağı organa gider. Göze. Kalbe. Ciğere. Kalanlar posadır. Kalın bağırsağa. Oradan da dışarı. Tüm bu işler 24 saatte tamamlanır. Lokma sindirilir. Bu lokmadır insanı yaşatan. İnsanın yaptığı. Sadece çiğnemek. Ötesi sistem.

Organizasyonların lokması bilgidir. Bilgiyle beslenir kurum. Bilgiyle yaşar. Eğer sindirilirse. Bilgi fikir olur. Fikir kararı yaratır. Karar eylem olur. Eylem sonuç verir. Ne zaman ki sonuç fayda üretir. İşte o an. Bilgi sindirilmiştir. Basitçe söylersek: Bilgiyi sindirecek sistemler yoksa. Ve beyinler kendi aklıyla düşünmüyorsa. Bilgi posadır. Hazımsızlık yapar.

 

Yönetiminherşeyi 5 – Menemen

Menemen yapacağız. Milli yemek. Malzemeler iyi olmalı. Kaliteli yani. İhtiyacımıza göre. Yoksa lezzeti tutturamayız. Ne kadar çabalarsak çabalayalım. Bilirsiniz. “Her sonuç baştan şekillenir”. Neyse! Domatesin en iyisini bulduk. Tarladan. Tam da mevsimi. Sivri biber çıtır çıtır. Bahçeden. Yumurtalar. Kümesten. Tavukların altından. Soğan, tereyağı,..Hepsinin en iyisi elimizde. Hepsi Yerli. Bu toprağın ürünleri. Öyle de olmalı. Taşıma suyla değirmen mi döner? Her şey hazır. Ama. Düşününce. En iyi malzemeler bizde diye..En iyi menemeni yapabilir miyiz acaba? Zor soru! Şöyle de sorabiliriz. En iyi futbolcular bizde diye şampiyon olabilir miyiz acaba? Ya da. En iyi çalışanlara, en yüksek teknolojiye sahip olmak, en yüksek karı getirir mi acaba? Bunların hiçbirinin garantisi yok. Çünkü. Basitçe söylersek: Başarıyı getiren, nelere sahipolduğumuz değil; Sahip olduklarımızla ne yaptığımızdır. Buna da “yönetim” derler.